İstanbul’da Karamanlının bir yuvası olacak,
Gün geldi yılların özlemi bu gün son bulacak
Sağolasınız “İKEV” liler ve hayırseverler
Baki kubbede bir hoş sedanız, bu eserle kalacak.
Güneş, ufukta ağır ağır batarken,
Akşamlar getiriyor seni,
Dağlar arasından doğan bir mehtap gibi.
Kal desem nafile;
Gün doğarken
Hizmet için birlik şart, beraberlik şart,
Sonuç için, değerlendirilmeli her fırsat,
Olan biten ne olursa olsun, nihayetinde;
Halka hizmet, hakka hizmettir, bilene büyük fırsat.
Dilim, senden çekerim, seni dilim dilim dileyim
Doğrudur yolum, eğri yolu ben nereden bileyim
Anlatırım, sağır sultan dahi anlıyor amma;
Kalp gözü kararmışlar anlamıyorsa, neyleyim…
Dilin ettiğini kılıç etmez, tüfek etmez, top etmez,
Dilin yıktığını yapmaya, para yetmez, pul yetmez.
Dilimiz yozlaşmakta, elden gitti gidiyor, dikkat;
Ya dil elden gitmiş, ya da şerefin, hiç farketmez.
Dinle gönlüm,
Gönlüm bir dinle hele
Nedir bu ettiğin,
Nedir bu kahredişin böyle?
Seviyorum diyorsun
Farları kırık, kaporta bozuk bir adem,
Atıyor havasını, süt dişiile kırıyor kabuklu badem
Kırkınız deve kadar büyüktünüz de madem
Bu güdük eşeğin peşinde halt mı ararsınız...
Yerden göğe bin küp dikildi durdu
Bu yerler dar bana
Akıl baştan gitti gideli.
Gönlüm bir isyankar,
Zincirlik deli..
Isıramayacağın besbelli, gösterdiğin dişin ne?
Hak etmeden gelmiştin, bu tafralı gidişin ne?
Arpa almayacaksın, yulaf satmayacaksın belli de;
Yokluğunla bas bas bağırıp, buğday pazarında işin ne?
Ağlatıp inletse de yıkılmaz bahtım
Evlattan ayalden kalmadı ahtım
Vefalı yârim var, yıkılmaz tahtım
Ey ömür, tek gözlü bir heybesin artık.
Altınla akçeyle olmadı işim




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!