Gidişinle sen bozdun gönül akdimizi
Ayrılık saatini kurdunda mı gittin
Bunca yıldır heba ettiğin vaktimizi
Hesabını verecek yüzün mü kaldı
Gidince kalbinin muhaciri oldum
Varsın kurban eylesinler İsmail”imi
Biz mazlum Nesimi”min ahdindeyiz
Kustuğu gün toprak özden öze
Minnet eyleyen gözümüz mü kalmış
Varsın dara gitsin Abdalım Pir-i
“Elif” gibi sevdim seni
dümdüz, riyasız, yalansız
gönül çalan mıydın?
deniz gözlerim akarken apansız
düşler bahçesinden düştüm
biliyorum biliyorum sen bana düş”dün
Bir gün ansızın ölüm haberim alınca
Sana ben kokan hatıralarım kalınca
Benden sonra her şey öksüz olunca
Üzülme emi kavuşmak mahşere kalsın
Yuvamın kıblegahı yönüm sana dönsün
Demek gidiyorsun.
Tasını tarağını topladın
Gitme diyemem
Adına yazılmış bunca şiirleri
Kururken şimdiden gönlümün nehirleri
Kal desem, kalmayacağını bile bile kal
Seni içime çekeyim de öyle git
Belki bir daha rüzgarlar esmez
Bilmem ki ne dindirir yokluğunu
Hasretimi şiirler bile kesmez
Akmaz kuruyan gönül pınarımı
Ellemeyin ilişmeyin bu aralar bana
Kem söz söylerim gücenip kalırsın
Yoruldum da anlayan olmaz halimi
Kime yüklesem alır bilmem vebalimi
Konar göçerim varmı yerim yurdum hey
Unuttum adının olduğu tüm lisanı
Gözlerinden kayıp, su gibi akınca
Yollar da tutar mı sanırsın insanı
Gideni gitmeye mecbur bırakınca
Al azığıma koyduğun her hatıranı
Sapı samandan ayırmadan
Danenin faydası olur mu
Bu adam mıdır deyip kayırmadan
Harman etsen ne çıkar, ekin eksen ne çıkar
Vakti gelmeden öten horozun
Kul Derviş Alimin emaneti
Ne vefalı çıktın hatunum
Ne kula minnet ettin ne pula
Ne cere meylettin ne çula
Ol iki cihan otağımız olsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!