BUZ GİBİ BEDEN! OMUZLAR ÜSTÜNDE?
YÜRÜSÜN BİR MEÇHULE... TEZ İLERİ!
İLEYHİ RACİUN! BAŞ GÖZ ÜSTÜNE!
BU SON ADIMLAR! RUHLAR DÖNMEZ GERİ!
Her şey zamanla mukayyet, münhasır.
Bir şair, duygu yitiminde ölür!
Tutma sözü uzun! Et hemen kasır!
Filozof, fikir bitiminde ölür!
Ebeveyn, evladını kaybederse!
Tut şahdamarımdan! öleyazayım!
Çırpınayım! Istırap sinsin bana!
Unut iylikleri! Suya yazayım!
Bütün karanlıklar! Hep insin bana!
Böcek gibi sinip kabre ineyim!
Bedenimi sarmalasın taş toprak!
Havasız kapkaranlık bir indeyim!
Ne ağaç ne dal ne de kalsın yaprak!
Ne göreyim! Ne bir göze görüneyim!
Bir yanım suya; bir yanım da havaya
Karışıp mozaik gibi örüneyim!
Çağıran o sese doğru sürüneyim!
İzini süreyim çağıran o sesin!
Desen bilmiş; sussan duyarsız adın.
Gördün mü gülen yüz gözünde kadın?
Olmaz tadın tuzun anılmaz yadın.
Geldiğin(anne) gittiğin(eş, arkadaş) özünde kadın!
Ufkumda son güneş batacak gibi!
Çevrelendim yollar bitti sanırım.
Kalbimdeki kalbim atacak gibi!
Hayal ne? Gerçek ne? Bu benim sanrım.
Issız, ışıksız, sakin! Karanlıklar!
Ben hep o yeri aradım! Kendimde?
Selamsız, sabahsız lakin! Anlıklar!
Karanlıklar! Karanlıklar bendimde!
YAŞLARIN EN ISLAKLIĞI GÖZLERİNDE! YÜRÜYORDU...
DUDAĞINDA, İNİLTİDEN BİR TÜRKÜ TUTTURUYORDU!
GÖRDÜM BABAMI! BİR CAMİT CANPARESİ KUCAĞINDA!
YÜREĞİNDE BİR CEHENNEM ATEŞİ TÜTTÜRÜYORDU!
Göğe yıldızları kim takmış, neden?
Bir köre rehber olacakmış, eden!
Öyle dilemiş, demişti ki deden!
Yeterdi bir karga, çürümüş beden!
İşte geldi Şair Her şey Aşka dair