Geçmeyen bitmeyen ne var alemde
Kısa bir hikaye yazmaya geldik
Ağa paşa reis olsan bu demde
Kendi mezarını kazmaya geldik
Çöktü! Yorgun dizlerinin üzerine...
Omuzlarında kocaman bir yük vardı.
Tükürdü! Hayalindeki yüzlerine...
Ayakları, meyhaneye bitik vardı.
Loş ışıktan görülmedi ıslak gözler!
La yüs'elle başlar sözler
Secde et der alçak gözler
Bir gün onu da yakacak
Kalbe düşürdüğü közler
Tevhid, muallakta hep beklemekte
Tesniye ve teslis her an gezmekte
Beşerden uzak, saf yok eklemekte
Paradoksal nakil aklı ezmekte
Henüz yoktu alem, aşk doğdu bir an
Bir tek O vardı, ve değildi nihan
Gökten indi melek, elinde Kur'an
Bir Yetim sesiyle sarsıldı cihan!
Putlar kırıldı ve tek tek devrildi
Kitaptan okur gibi konuşurum.
Beni ve kitabı tanıyan bilir.
Mum dibine ışık vermezmiş derler.
Acziyetimi sanacaklar kibir.
Benler yarattım bende bipolar
Duygularım aklım durmaz hep dolar
Neyin nesi kimim işim ne benim
Bırakmaz peşimi kıriz kovalar
Gökten inen sese değil bir inat
Sihirbazın bakma "biz" demesine
Seninse kulübe işte odur yat
Açık gitmez gözler esas bu hayat
"Dönen şu feleğin çarkı kırılmaz
Sel olan göz yaşlar bitmez kurumaz
Geçti bahar gitti yaz sen neylerin
Ne yaparsan yap hiç devran kurulmaz"
Tutunamadım hayata ve düştüm!
İstemem ! Hayata tekrar tutunmak!
Aynaya baktım, ne gerçek ne düştüm!
Bir yalan uğruna, ne hale düştüm!
İşte geldi Şair Her şey Aşka dair