Kanatlan ey gönül! Terki diyar et!
Kirlendi hava! Yok bir soluk nefes!
Bir çukura gömül! Son ihtiyar et!
Hayata dair olmasın bir heves!
Heykelini tutar beyaz sütunlar...
Fem'in misk'in; leb'in balın gözüdür!
Cenneti aladan gelmiş hatunlar!
Soyut somut varlığın bir özüdür!
Gökyüzünde: Güneş, yıldız, ay varmış!
Bir tebessüm et! Sonra ben öleyim!
Baharda bülbül öter, gül açarmış!
Bir tebessüm et! Sonra ben öleyim!
İnsan, raks eder hep neşe saçarmış!
Çöktü! Yorgun dizlerinin üzerine...
Omuzlarında kocaman bir yük vardı.
Tükürdü! Hayalindeki yüzlerine...
Ayakları, meyhaneye bitik vardı.
Loş ışıktan görülmedi ıslak gözler!
Tevhid, muallakta hep beklemekte
Tesniye ve teslis her an gezmekte
Beşerden uzak, saf yok eklemekte
Paradoksal nakil aklı ezmekte
Henüz yoktu alem, aşk doğdu bir an
Bir tek O vardı, ve değildi nihan
Gökten indi melek, elinde Kur'an
Bir Yetim sesiyle sarsıldı cihan!
Putlar kırıldı ve tek tek devrildi
Kitaptan okur gibi konuşurum.
Beni ve kitabı tanıyan bilir.
Mum dibine ışık vermezmiş derler.
Acziyetimi sanacaklar kibir.
Tutunamadım hayata ve düştüm!
İstemem ! Hayata tekrar tutunmak!
Aynaya baktım, ne gerçek ne düştüm!
Bir yalan uğruna, ne hale düştüm!
Su gibi akıt ser, kelimeleri...
Akıl gönül dalsın, girsin derine!
Sakın dinleme yer, kekemeleri!
Berrak zihin alsın, seni ser'ine!
Olmasın dimağda boş kaziyeler!
Sizi bilmem! Benim egomdur derdim !
Hitabım boş! Bir muhatabım yoktur!
Ne memnun rahatsız edeyim de'rdim.
Sevgiye ve nefrete karnım toktur!
İşte geldi Şair Her şey Aşka dair