Kasımlar vardı bir zamanlar üşüdüğümüz
Aşkı unuttuğumuzdan beri güneşe hasretiz
Meçhul oldu dört duvar arasında duygular
Sevgiliye anlatamadıklarımız gibi
Meçhul oldu bedenimizin yarısı
Kalınca dört duvar arasında duygular
Meçhul oldu aşk,sevgi,SEVGİLİ
MEÇHULE GİDEN MEKTUP -1-
Hasretle süzülen iki damla gözyaşı ulaşmayınca sevgiliye anlamsız olurmuş bir kez daha son olmamak üzere kanıtlandı sana yanık, sana adanmış bu bî-çare gönlümde. Gönül içinde senin gibi bir yâre yarenlik ediyorsa anlamlıymış bir kez daha son olmamak üzere anladım damarlarımda akan her damla kanımda. Kan eğer rengini dudaklarından almıyorsa akmasa daha iyiymiş anladım son olmamak üzere. Aslında her şey son olmamak üzere tekrarlanıyor sensiz olduğum sürece. Ve her tekrar bir sonrakinin acısıyla katlanarak ürpertir içimi.
Hasret mi yoksa vuslat mı daha acı? İkisini beraber yaşıyorsa eğer aşık meçhuldür işte o zaman sevgili. Hasrete vuslat olmuş, vuslata ise hasret kalmış bir gönüldür aşığınki. Sevmek göze almakmış vuslatsız hasreti. Ve buna sadece uykusuz geceler şahitmiş. Çünkü meçhul olmuş sevgili ve meçhule gitmiş yazılanlar. Ne yazan bahtiyar olmuş ne de meçhuldeki sevgili.
Hep yollardayım hep iz üstünde ulaşmak için meçhule. Yâr için var mı bir yer meçhulden öte? Sevenler ararlar her zaman meçhulü hasretle. Gönül her zaman meçhuldür sevgiliye. Hasret her zaman vuslattır gönle.
Meçhule gidecek bir mektup daha dökülür kalem kalem saman kâğıdına. Harf harf birleşir duygular, kelime kelime anlatırım derdimi. Elimdeki kalem bile tükenir. Ne kalem ne harf ne de kelimeler yeter anlatmaya. Meçhule giden bir mektup daha kalır postacının elinde.
Bir fon müziğinin notaları arasında o meçhul. Güftesiz bir müzik kadar meçhul. Meçhullüğü, olmayışından değil de; dile, söze, heceye gelememesindendir. Meçhule giden bir mektup dillendirir onu, o da gittiği yer itibariyle yine söyleyemez işte.
Duygular gönülden taşar hep bir kâğıda akar. Gece yıldızlara, doğan güneşe, uzakta bir yerdeki gölün sakin sularına akseden karlı bir dağ manzarasına bazen… Hayat hep bir şeylere yansıtır seni meçhul. Sanki bir kastı var gidişinle yanan kalbime. Unutmak seni, bir ağacın gölgesinde dinlenirken, unutmak seni bir çağlayan kenarında…
Kar düşmüş gönlün tepelerine. Gece ayaz ve havada bir ölüm soğukluğu… Yıldız dolu sema… Yıldızlarla süslenmiş adeta. Onlar anlatır seni bana. Onlar haber verir senden. Gündüz güneştir habercim gece yıldızlar. Bir doğan güneşe sorarım seni, bir gökteki en parlak yıldıza.
Solgun bir çiçektir bazen haber veren, sonbaharda hazan olmuş bir çınardır kimi zaman. Rüzgârın dalından koparıp uçurduğu bir yaprağı haberci edinirim, güllerin uzaktan gelen kokusu gibi. Hepsi sendir aslında. Yaprağı uçuran rüzgâr seni getirir, gülün kokusu seni. Evet, sensiz olamam…
Yürürken yapayalnız bir sokakta kaldırım taşlarında ararım seni. Bir araya getirip üçünü-beşini adını yazarım yollarıma. Yollar ki sana gelmek içindi.
Her şeyin sahte tek gerçeğin sen olduğu hayalden ibaret ve kendisinin de sahtelikten müteşekkil olan bir dünya benimkisi. Gerçekliğinle sen yalanları dahi edersin sahte. Varlığını bilmek ne kadar gerçek ise, olmayışın da bir o kadar sahte. Çok uzaklarda olsan bile orada olduğunu bilmek yok eder tüm sahtelikleri. Kalbimdeki sevgi ancak senin kadar gerçek… ve ancak varlığını bilmektir hayalden ibaret dünyamda tek tesellim.
Sen varsan zaman manidar, sen varsan var mekan, ve sen varsan anlamlıdır yazılanlar. Hepsinin yalan oluşu senin olmayışınla eşdeğer. Saniyeler seninle dönüşür dakikalara, ve dakikalar saatlere… mekan seninle şekillenir en muhteşem görüntüsüne, yazılanlar seninle kurtulur esaretinden boşluğun ve dile gelir harfler, kelimeler. Sensiz sadece meçhule giden bir mektuptur bu.
Baharda açan gül, bahçede öten bülbül, yanıp tükenmiş şu gönül… biri senin için kokar, biri senin için şakır, biri senin için yanar. Gül kokunu taşır, bülbül adını sayar, gönül içimi ısıtır. Bilmem ki anlar mısın hangisi sensiz bir anlam taşır?
Bu gece hüzün dolu yine gönlüm. Gecelerim gözyaşı dolu, gündüzlerim içime akıttığım gözyaşı. Ağlamak tek devası oldu hasta gönlümün, aşinayım artık ıslaklığına kalbimin. Gündüzlerim seni düşünerek geçerken geceleri unutmak isterim. Ne zaman bir yaprak görsem dalından düşen gidişin canlanır aklımda, bir kuru çicek görsem yeşersin isterim geleceğini hayal ederek. Ama ne sonbahar kaldı ey meçhul ne de kurumuş bir çiçek. İyisiyle kötüsüyle her şey seni hatırlatırken bana, gündüz güneş, gece ay ve yıldızlar,hazan olmuş ağaçla kimsesiz sokaklar ve lambalar seni hatırlatırken ey yar gidişini kabullenmemi mi beklersin habersiz bırakarak. Hepsi seni hatırlatırken hepsi senden haber getirirken nasıl olurda unuturum seni. Bir an yumsam gözlerimi gözlerin gelir hayalime, uzatsam boşluğa ellerimi ellerini tutar gibiyim her an.
Bu gece yine hüzün dolu gönlüm. Buğulu gözlerim. Ellerim titrek. Ey meçhul işte bir mektup daha sana sensiz benden. Kirpiğim kalem, gözyaşım mürekkeptir, yanağım kağıttır bu nameye. Aşk kokuludur, vuslat hasretiyle ucu yanık ve ıslak. Okur musun bilmem ama gönderiyorum yine bir güvercinle sana. Sen meçhuliyetinle varsın ve meçhuliyetinle güzelsin, meçhuliyetinle yoksun…
Elimle değil gözlerimle yazdım ey meçhul
Dilinle değil yüreğinle oku anlarsın ne yazar…
Hayata dair ne varsa adına münhasırdır ey meçhul bugün. Aldığım nefes, içtiğim su sen olmazsan meçhul… her solukta seni içerlemek, her yudumda seni bulmak gönlümün son arzusu şuan. Sensiz ne soluduğum havada oksijen ne de içtiğim suda bir tat var. Yaşamak sensizken anlamını yitirmişse ve sensizlik hapsetmişse gönlümü demir parmaklıklar misali bitmez tükenmez yolların ardına günler azaptır, saatler pranga, dakikalar darağacı.
Gözlerim her an seni arıyorsa tüm bakışlarda, kulağımda her an tatlı sesini duyar gibi oluyorsam tüm haykırışlarda ve hep yolunu gözlüyorsa bakışlarım geleceğin ümidiyle işte budur sensiz adeta meçhule dönmüş hayata bağlayan beni. İşte bunun adı ……’dır. Bazen noktalar anlatır her şeyi.
Üç Ocak gecesi buz gibi havada üşümüyorsam ve meçhul hayata sımsıkı sarılıyorsam içimde bir yerde sakladığım sensin tek sebebi. Kalbimin sönmeyen ateşisin sen. Vücudumun yaşam kaynağısın, damarlarımda akan kan…
Hayatın biçtiği rolü olnuyorum iste
Sevdiğim için suçlu,sende tutsak
Biter mı cezam bilmem bilemem
Sensiz ölümün diğer adı özgürlük
Kader mahkum etmiş bir kere
'Sevgili' gül yüzünü görmezsem olmaz
Güzelliğini saysam kelimeler yetmez
Gönül yaramın sensin tek merhemi
Sürmezsen ne olur halim 'Sevgili'
Ruhuma candır sesin duymasam olmaz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!