Uzun yıllar hapishanede yatmış bir serseriymiş
İnanmış inandığına
Yar sever gibi sevmiş inandıklarını, vatanı
Bağlanmış kalmış oralarda
Hayat bilmez, ölüm bilmez, hastalık bilmez acı bilmez
Eski kuşak bir devrimci
Şiir okuyor o ara
Ne güzel şiir
Yargısını insan kendisi yapmamalıdır
Diye mırıldanıyor bir anda
Nasıl kötü gelsin ki bir insana yaptığı
Geldi aklıma hülyalarım
Aklıma geldi dağlarda
Dünyadan uzak kendine yakın
Yaşamak zor imiş
Hani dağları vardı memleketimin
Ben yorgundum
Ama saatler de yorgundu
Peki, saatleri ne yormuştu
Yağmur yağmıştı şehre
Yağmur sonrası kaldırımlarda karıncaların telaşı
Sen benim aradığım yerlerde değilsin
Geçtiğim yollarda değilsin
Başım yokluğunda yıllara eğilir
Sen yollardan geçersin
Yıllar senle değil...
Sen diye biri
Ben diye birisinin olmadığı günden beri
Sen diye birisi de yok artık
Biliyor musun?
Ben ve senin
Seni sonunda aradım
Biliyorum sesini duymasam
Çıldıracaktım
Hayalin merhamet gibi
Sararken yüreğimi
Sen yağıyorsun geceye,
Gündüze
Ve gönle
O iflah olmaz iyi yüreğin var ya
İşte o değiştirecek
Sevdalarımızdan vazgeçtik
Zaman ezerken bizi
Oysa dar sokakların hicranlı aşkları vardı
Gecelerin kar altında tutulan eller
Söylenen sevda şarkıları
Mazide yaşadığımız o günlerde
Bir gece perileri şarkılarıyla uyandırmak
Ancak bir kız çocuğunun marifetidir
Uyuyan taştan cinlerin arasında şarkı söyleyerek
Perileri taş olmaktan kurtarmak
Başka kime marifet olarak verilebilir



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!