Durmaz çekerim kuyruklu yıldızın kuyruğundan,
Koşarım gökkuşağının kavisli yollarında…
Birinde rengârenk umut denizinde yüzerim,
Birinde savrulurum,bir o yana,bir bu yana…
Göz kırpan yıldızlardan ümitvâr olu ben,
Güneşle yağmur bulutu,
Yarışırlarmış birbirleriyle,
Hem de amansızca…
İkisi de pek överlermiş kendilerini,
Birbirlerini ise takdir etmezlermiş aslâ…
Olan çimenlere,çiçeklere,
Koskoca bir okyanusu,
Taş yağmuruna tutmak seninkisi…
Ve dibini,
Doldurmaya çalışmak…
Ya da sonsuz bir ormanda,
Bir sonbahar günü,
Yalnızca sen ve ben vardık…
Belki ikimiz bile zor sığışmıştık,
Şu babayiğit dünyaya…
Sonsuzluğun ilikleri boşalmıştı,
Gücü yetmeyip eğilmişti boynu,
İçimdeki kâinata…
1 Numara çalışkanlık,
Çalıların dibinde…
Disiplin 2 numara,
Dört duvar arasında,
Gladyatör edâsıyla,
Soluk soluğa,ter fışkıran vücutlar,
Acıyı mühürleyen inlemelere arkadaş...
Avuçların içinde gittikçe ısınan,
Çarpışan demirlerin,
Yalnızken “Sulu kule”,
Eş,dost arasında,”Beethoven”…
Evde ekmek arası yufka,
Gazinoda ıstakoz…
Ayaklar nasır bağlamış,
Ayakkabı içinde,
Bu tarla,terle sulanan,
Dölleri nefesle uçuşan,
Dört dallı başakları ekip,büyütür…
Ben de en az,
Zaloğlu Rüstem,
Alp Er Tonga kadar bindim,
Savaş bulutunun sırtına…
Sevdâ ile kuşandım…
Mutluluğu anlat onlara sevgilim,
Ve aylak gündüzlerimizi fısılda…
Güneş ışığından kamaşan gözleri,
Ve karamsarlığa ihanetimizi…
Sevgisizlik tuzaklarına düşmeyen,
İki vücudu anlat,söyle uzaya…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!