Sezmişti,
Kanın çindeki cevheri,
Abbâsi...
Avâsımlara doluştu, Demir bazulu,
Panter sıçrayışlı,
Türk alpleri...
Birer yıldız olur,göndere çekilirler,
Akdenizli balıkçılar ölünce,
Eski bir,balıkçı söylencesine göre…
Emektaşlarını seyrederler,
Denize dost bir maviliğin bağrında,
Gündüz gece…
Bir dünyaydın İstanbul,
Besteydin,güfteydin…
Duyguydun,neşeydin,
Yaz,kış imbikten süzülürdün,
Havan,denizin…
Aşkların çılgındı,
Gün olur göğün,
Yağızlaşır mavi,beyaz teni…
Köşe başları yıldız fenerli,
Görünmez sokaklarda uçan,
Yılan başlı,
Kara bir kuştur cehâlet…
Ben,
Katran koyusu dalgalarda,
Çırpınan balık…
Özlemim var,
Bir oltanın ucunda asılı kalmaya...
Yaşı geçkin,kupkuru,
Cebin zorda kaldı mı,
Uydurur yazarsın…
Dilediğini katrana,
Bulayıp da çıkarırsın…
Kara çalmaya gelince,
Manşetlere kurulur,
“Ol! ”diye kükreyip,oldurdu bazunu,
Boğum,boğum…Mayası katı topraktan…
Görmezmi mert,cabbar kulunu,
Titremeden dört nala geçer sırattan…
Fayda etmez kurganın,mal,mülk,dolusu,
Cemre düşer,
Sırasıyla,
Havaya,suya…
Toprağa…
Güneş ısıtır iliklerimizi…
Şenlenir doğa…
Dünyanın en güzel türküsünü,
Onun sesini duyuyorum kulaklarımda…
Minik,
Pembe topuklu,
Tombul ayaklarını öpüyorum,
Rüyalarımda…
Affedin beni,
Herkesi,herşeyi sevemiyorum…
Evet…
Belki aşığım ağaçlara,kuşlara,
Çiçeklere,çocuklara…
Ama yaşam denen labirent,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!