Yetmişiki milletin uğuldaştığı
Yetmişbir milletin pohpohlandığı kazan...
Sevinçler başka,
Tasalar başka,
Ülküler kalleş;
Ülküler,
SEYİT ÇAVUŞ’UN NESLİMİYİZ?
Okka okka mermerleri, Yerden kesti Murat Hüdâvendigâr,
Sırça parmağını takıp çengellere…
Koca gürzü havalandırdı,
Bükmeden kolunu,
Yavru ayı pek nazlı,nazeninmiş,
Çok düşkünmüş annesiyle babası…
Yine de kıymetlerini bilmezmiş,
Hiç bitmezmiş,tembelliği,cakası…
Balı,armudu ayağına gelir,
Her zaman şüpheli…
Her şeyden sanık…
Uçan kuştan,
Biten ottan…
Sokmuşlar zifirî odaya…
Ne kuyumcu vitrini olmak var usumda,
Ne kumaşçı rafı...
Boyacı dükkanıyla da hiç işim olmaz...
Süs diye takmak isterim,
Çiçeklerden ördüğüm bir tacı...
Yer küreyi saran,
Seni gidi koca kulaklı,
Yapış,yapış tüyleri,
Havaya dikilmiş,
Pis sırtlan…
Ortağın akbabayla birlikte,
Çöreklenin aslanın leşine,
Ne zaman ki,
“İdeâller öldü…”
Diyenlerin pabucu,
Hileci Âhi esnaflarının pabucu gibi,
Atılır damlara;
Ne zaman ki köşe dönücüler,
Kıskanırım seni soluduğun havadan,
Kıskanırım içerinde çarpan yürekten…
Saçlarına düşen kardan,yağmurdan,
Yaz günleri tenini okşayan güneşten…
Ağlama ne olursun sevgilim,ağlama,
Bayram değil bu,
Bu,âyin…
Kupkuru kalabalık değil bu,
Bu,mahşer…
Bayrak değil bu,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!