Kim attı tohumunu?
Nasıl tutundun?
Değmesin, zedelemesin istedin hiçbir el dokunu,
Hiçbir yürek çekmemeliydi değil mi kokunu?
Gitmeliydin,
Samimi olmayan dua ardından,
Ne gözler ne yürek eller ağladı.
Mahşerde ateşe yanma derdinden,
Ne ayak ne gövde diller ağladı.
Karlara büründü doruk ve etek,
Adım Fatma.
Nice destanlara imza atmış,
Nice kahramanlıklar göstermiş,
Anadolu’yu vatan yapmış Fatma analarımdan gelir ismim.
O yüzdendir bu topraklar üzerinde gururla gezinişim.
Sen şimdi gitmedin ki benden, ışığını üzerimden çekeli çok oldu.
Sen kandırdığını sandın, ben kandırılmış görünmeyi tercih ettim.
Gözlerinin gülüşünden ver, ömrümden al dedim.
Ben seni sevdim.
Kısacası sevgili;
Sen gerçektin, ben hayal görmek istedim.
Yüreğim oturağın oldu,
Duygularımı yıldızlara fırlattım.
Sana bir tanem, sevda bahçemde;
Koparmazsan, kopmayacak bir salıncak yaptım.
İçimdeki fırtına, savuracak saçlarını.
Bütün imkansızlardan imkansızlık almıştın,
İki kişilik sevdaya yalnız mı başlamıştın?
Menekşeler yağmıştı göklerden yağmur yerine,
Kalbinde çakıyordu şimşekler.
Sevdada açtığın yeni sayfanın rengi beyazdı.
Ama olmadı, tutmadı dilekler,
Düşük kanatlı martı kuşları
Önce yükselip güneşi öptüler
Alçalıp öldüler.
Çığa dönüşen kar yığınları örttü üzerlerini.
Bembeyaz…
Onca matemden sonra sevdiğimi fark edip,
Bu ne cürettir diye, gönlüme saldırdırdılar.
Yılda sadece bir gün mutluluğa gark edip,
Üç yüz altmış dört günü sandığa kaldırdılar.
Karanlık bahşettiler aydınlığın yerine,
Bak yine yağmur yağacak, üstümüzde bulutlar,
Gök gürültüsü korkutur seni, ürkütür bilirim
Bilirim terk etti seni, senin olan umutlar,
Bekleme küçücüğüm, ancak rüyalarda gelirim.
Yine yağmura dalmış gözlerin,
…..yıl önce bugün,
Gökteki yıldızın yerini aldı.
Yıldızının yeri, yıldızımın yanıydı.
Yetmiş yıl sonra,
Gökyüzüne bakanlar şunu diyecek;
Hey bakın,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!