Sen gideli,
Dört duvar arasındayım.
Ne bir damla yağmur düştü üstüme,
Ne ılık rüzgar çarptı yüzüme,
Hasretinle başbaşayım.
İlk kıpırdadığında için,
Ona karşı, ilk bir şeyler hissettiğinde;
Gökyüzünde Ay’la paylaşırsın sevdanı.
Uzun gecelerde sırtüstü yatıp,
Kimseye söyleyemediklerini anlatırsın Ay’a.
Önce Güneş küstü gündüzlerime,
Sonra Ay kayboldu gecelerimden.
Sayfalar dolusu aşk şiirleri yazardım,
Bu yüzden bazen kendime de kızardım,
Şimdi aşk da çıktı hecelerimden.
Ön adım kötü ressam, bozuk fırça soyadım,
Ömrümün tuvalini kara renge boyadım.
Gördüğüm nesneleri yanlış yere dizmişim,
Gerçek dünya başkaymış hep hayali çizmişim.
Naif bir anne baba tohumuydu ama,
Kibirliydi gül.
Etrafındakilere tepeden bakacak kadar,
“Size inat gelecek kış
Karşı dağın zirvesinde açacağım,
Beş metre kar altından çıkacağım”.
Ne ve kim sorularının özneyi bulmadığı,
Belirtili belirtisiz nesnenin olmadığı,
Yüklemin zamanla ilişki kurmadığı,
Ve sonuna hiçbir noktalama işaretinin konmadığı,
Bir aşk yaşamak…
Acıttı,
Dilimin andığı,
Gözümün kandığı,
Kalbimin yandığı zamanlardı, sevda mevsimlerim…
Masal bu ya, ikimiz birer kuştuk.
Bir göç mevsiminde,
Aşk bitti ne kaldı geriye demişsin,
Karmaşık duygularım ne desem yar?
Basmışsın, ezmişsin,
Üzerimde gezmişsin, nasıl kalksam yar?
Yüreğim bu aralar,
Bir şeyler getiriyor diline lakin,
Rabbim kalbe nakşetmiş, işlemiş duyguları,
Çıkarmaya yeter mi, azgın nehrin suları?
Bazen mutluluk katar, bazen yakar kavurur,
İnsan nefes aldıkça, duygu orada durur.
Doğumunla birlikte gelmişti tüm mutluluklar.
Gün gibi aydınlatmıştın dünyamızı.
Sıkıntılarla kurduğumuz yuvamızın,
Sevinç kaynağı olmuştun.
Korkutmuştun bazen de bizi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!