Duygular yoğun, duygular mahpus
Çıkarıp atabilsem o anı zamandan.
Haykırma ey ölüm! Ne olur bir sus,
Bir sus ki, çıksın babam aklımdan.
Sevdam boğazda düğüm, yutkunmalar yetersiz,
Bir seraptı gördüğüm, umudum kifayetsiz.
Sevdaya yakalandım, kanım mikrop taşıyor,
Kalbime hayran kaldım, hala nasıl yaşıyor.
AŞK;
Kalbe kaydolmak,
Gözde kaybolmak,
Ruhda can bulmaktır.
İki kelime diyordun sadece iki,
Madem ki senin coğrafyanda:
Rüzgar, sevgilinin ılık nefesi.
Sevdaya davettir, kuşların sesi.
Rengarenk çiçekler, birer sevgi belgesi.
Ve sana göre burası, bulunmaz aşk bölgesi.
O vakit sevgili;
Annenin karnında başlamıştı sessizliğin.
İçindeki insan sevgisi,
Annenin karnını tekmelemeni bile engellemişti.
Ve yine sessiz sedasız geldin dünyaya, dünyamıza.
Başlangıçta üzülmüştük,
Yapma.
Acılara açma kapını.
Çalsın,
Çalsın…
Alma sakın içeri,
Kapının dışında kalsın.
Her cesaret buluşta nefret ümidi kırdı,
Sustum anlatamadım duygularım kördüğüm.
Yaşadığım ömürde tek sermayem bu sırdı,
Ölüyorken yanımda birlikte götürdüğüm.
Bilmesinler sırrımı müneccimler hocalar,
Duygu seli çaresizliğinde,
Çürümüş dalına atmışım kemendimi.
Kırıldı dalın…
Ben sürüklendim, sen tazelendin.
Şimdi;
Yüreğim yenilmiş bir ordunun cephe dönüşü.
Yüreğim saklıyordu sevdamı,
En derine hapsetti.
Geçmiş zamanın birinde,
Birdenbire kaybetti.
Bulamadım.
Ufukların tümden kararmış gibi,
Normal olan seyrin azalmış gibi,
Ayrılık şarkısı çalarmış gibi,
Esip, hüzün verme Akşam Rüzgarı.
Yollardan bir ümit bekliyor gözler,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!