Bendini yırtıp aşan
Alevden hehirler gibi çağlayan
İliklerimizden kopup gelen
Safları sıklaştırın yoldaşlar
Ziyan olmuş alın terleri, göz nurları
Her şey emeğin, emeğin olacak
Oluk oluk kanayan
Onulmaz bir yaradır sevdan
Bilirim, durulmaz benim bulanık
Koyu mavi düşlerim
Sabahsız gecelerimin simurg kuşu
Şimdi nerdesin
Burası Ortadoğu
Kenan ili Mezopotamya
Kanın, kinin, vahşetin
Ve ihanetin diğer adı
Eş başkan kaynıyor
Her köşe başı
Çapkın bir bahar akşamı
Uçurtmamı aldılar
Çocukluğumu çaldılar
Mavi boşluğa saldılar
Saymadım kaç kış, kaç bakar geçti
Eksilmedi
Bilirim
Bilemezsin
Kışlı
Kırağılı
Karlı
Boranlı havalarda
(Depremi Yaşayan Her İnsan, Kendini Bu Şiirde Bulacaktır)
Değerli okurlarım!
Bu şiirime bir soru ile başlamak istiyorum.
Soru:
Tarih denilen sonsuz zaman kavramından ders çıkarmak yerine, aradan geçen (1526) 497 yıl sonra yaşadığımız 6 Şubat 2023 depremine tekerrürdür diyenler; Doğanın şaşmaz kurulları ile Tanrı’nın verdiği aklı, bilim ve teknolojiyle birleştiremeyecek kadar Sefil akıllarını dogmalara kiraya verip; “Yazgı – Kader” savlarına sığınarak hurafeler denizinde kulaç atmış olmuyorlar mı?
Zor sanat şu mahpusluk
Dayanılmaz
Ne doyumsuz duygu
Sevgilinin ardından hüzünlenmek
İç çekerken erimek
Mitolojik çağlarda
Sonsuzluk ikliminin
Acılı, düşsel kahramanları
Defne ve Apollon’un
Kavuşmasız mitolojik aşk masalı
Bir zamanlar
Öykü gibi sıcak
Şiir gibi ölüm acısını dindiren
Bahar gibi büyülü
Gelincik gülüşlü
Şiir gibi Kadınlar vardı
GÖNÜL PUTUM
Yüreğimin sisli steplerinde
Özlemin şark çıbanı
Gündüz- gece
İstemesem de
merhba.
hocam Atatürk Lisesınden eski hemde çok eski bir öğrenciniz....ilk mezunlarından lisenin.sizlere ulaşamıyoruz yardımcı olabilrsenız....