Ne güzeldi o günler tatlı sevda sırları
tertemiz arzularla geçti çocuk yılları
bir koltuğa oturup albümlere bakarken
birden canlandı sanki o gençlik anıları
Yazık oldu sevdama yazık oldu gönlüme,
Honoğlu Kahvesi'nin tünemiş tavanına
kıvrılarak süzülen sigara dumanları
kırk yıllık askılığın yapışmış kenarına
bir köylü heybesinin kurumuş samanları
Dört köşeli masanın etrafında dört adam
Kalpten kalbe zaman gelir yol olur
sevgi pişer dokuz ayda yoğrulur
canım bebek gülüm bebek Cem bebek
afacandır evi neşe doldurur
Bahar demi açtı tohum tomurcuk
Önce sosyal demokrat
kocaman adamların
sigaradan hikayelerini dinlemek mi
özgürlük
aklını kim etti tarûmar
Kanat takmış uçuyor o yaratmış dağları
utançtan daha koyu kıpkızıl dudakları
aynalar çat çatlıyor kıskançlık krizinden
yürürken yeryüzüne basmıyor ayakları
Kıçında mini etek, göğüs derin dekolte
Elimde bir avuç tuzlu deniz suyu vardı
gözbebeklerimde karşı dağların uykusuz ağırlığı
ve bir denizkızını besliyordu düşlerim
alıngan bir dalgakırandı aynadaki suretim
radyodaki spiker bilmem kaçıncı depremi haber veriyordu umarsızca
artık duvarlarla konuşmak istemeyen ruhuma inat
İhtiyaç sınırsızdır
sınırlarda kilitli
sınırın anahtarı
sınırsızdan kuvvetli
Devrim ki merdivendir
Yok öyle sevdin mi kıyısından, köşesinden tutunmak...
sevdin mi hayat gibi kıyasıya, iyicene seveceksin.
Yok öyle caka diye havalarda, civalarda gezinmek..
gurursa yılan gibi başını ezeceksin.
Oncadır viran yolu sırtlandığı tomrukta yoruldu koca adam
altmış sekiz yıl idi al ver nefes nasibi boşa geçmedi tamam
Hakkı Huda’dan gayrı istemedi inayet şükranı secde oldu
Sükûn oldu adımı her ağacın suyunda yürüdü canım babam
Tokat soy sop ocağı höllük ana kucağı Gülsüm sarmış garibi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!