Yudum yudum içirdin zehirleri
Yaşattın acımasızca elemleri
Hep, son bir şans daha ver dedin
Duygu sömürüsü yaparak geldin.
İnandırdın beni her defasında
Düşünce ağlardım çocukken
Sıyrılmış dizlerimle kalkardım yerden
Bilmezdim yürek acısını
Bu kadar derinden
Kor ateşlere düşünce anladım
Ulu dağlardaki karlar kadar ulaşılmaz değildim
Beni bırakıp gidenlere kırıldı yüregim.
Kardelenlerim açmaz oldu dağ doruklarında
Yarınları göremedim ufkumda
Kaderin sillesi çok ağır geldi ruhuma.
Geldi geçti akan su misali
Acılar olsa da içinde, yaşadım işte
Hatırlamak çok güzel çocukluk anılarını
Sanki dünmüş gibi,
Kahvaltı masası gözlerimin önünde
Kızarmış ekmekler dilim dilim
Ayrılmakmış bizim kaderimiz
Bitmiyor hiç hüzünlerimiz
Üzüntüler kemiriyor beynimizi
İkimiz de ödüyoruz bu aşkın bedelini.
Yasaklarda sevdik biz birbirimizi
Uykusuz geçen gecelerin bağrında sabahlarız,
kızarmış gözlerimize aldırmadan
devam deriz yaşam koşusuna
gün doğumuyla.
Var gücümüzle kucaklarız doğan güneşi,
Korkularımız hep düşlerimize eşlik etti…
Yıllarca yürüdük yaşamın çarpık yollarında,
yüreğimizdeki tonlarca acıyla.
Nefeslerimiz kesildi yalnızlık korkusunda,
yine de yılmadık.
Çok çetin yollardan geçtik
Bir ömür tükettik
Gün geldi umutlarımız zirve yaptı
Gün geldi dibe vurduk
Yine de yılmadık, şansımızı zorladık
Bağımlı yaşıyorsan eğer birilerine
Aldığın her nefes ızdıraptır yüreğine
Farkındaysan yaşamın
Artı ve eksilerine
Mücadele edersin gücün yettiğince
Kırılgan yüreklerimiz acıları göğüsleyemeyecek kadar yaralıydı...
Yaşamın her aşamasında,
verdiğimiz savaşların bize bıraktığı tortularıydı hüzünler.
Yılların silemediği acı anılar bizi yıpratırken,
güçlü görünmeye çalışıyorduk,
''dosta düşmana karşı'' düşüncesiyle.
Sağlıkla geçecek uzun yıllar dilerim.
Mustafa yılmaz