Merak uyandırmaz bizde 'düpedüz'
Peşin peşin 'güpegündüz'
Bilinmek için kaleme alınmışlar
Kalın sayfalar arasında kalakalmış
Soyunmayı bekleşir yaklaşanlar
En güzel sevinçli bir tazelik açtı görmelisin sabah uyanışlarıyla başlayan taptaze bir çiçek tomurcuğu gölgeler bile yantutuyorlar artık öyle böyle değil kucaklaşıyorlar sessiz dingin geceden yana bir ninni bezeyişi mırıldanıyor şehrin karaltısı sen sen sen diye diye sense efsunluyorsun gecemden yeni doğumun gününü rabbelalemin alemi rabbin beşiğini eylüllüyor uykudayken bebeğim doğ imime düşlerin fısıltısı yankılanıyor ey dert bir hasat için hiç böyle bir rahman ve rahim olmadın ki küheylanı şahlanan ey dost kem suri lemyelit velem yulet ruhumun kudüsünde şehr yürüyor uykudayken babilinden vecühur gövdesine mura ağaçları farabiliğim düşeş geliyor zarsız seviyorum öyle zamansız ki sevim dervişin fikri neyse zikri od ya besmele uyandırıyor bekaret kemerini sorgucu hastayım evet ama korkusuz değil bileyin sırtı bileğim keştirmek yok ber bar et im geliyor on bin sözcüklük mucizenin de elliye elli birazının bizde olduğunu söylüyor keham gelmiyor kaybedilmiş hiçbir şey geri toz kaplıyor şimdiden şimdi zamanı çağırıyor temizliğin ruhu ya merih el at haydi temizlik silgine başla yaşamını silmeye yol zamanın uzayan tüylerini kısalsın uzayan yol birinci dersin bu temizliğin üfle tozunu taşşağın sihriyle lambasının çıkar cinini okşa sev zaman hazmını gerçekleştirdiğin kamışlarının boşaltılmış haznesine al yeni besili fikirlerini em ilacını sihirli şurubun sikret kaydolsun parmak izin hamama bassın damgasını mührünü kopardığın kalp pili işlesin tıkır tıkır maskotunda al havva hava süpürgeni tak pirizine amırsın ortasına dikilen yeni çamların zamanlarını boy versin konuşturdukça vücudunun dilini bir şairin şiarı acımak olmamalı ve acıtmadan salyalamalı kaydırarak almalı alacağını canandan yanlı okuttular insanlık beddenini doyumsuzluğa değil doyuma seslen yıkansın zaman çağsın senin yağmurlarından.
Hiç bir şey geri döndürülemedi,
yaşananları yaşanmamış farz edemeyişimiz
bu yüzden tehditkar bir yüzle sırıtıyor.
Gerçi bu yaşadıklarım yaşanmasaydı da
biz dönüp dolaşıp bu menzile demir atacaktık.
Yani yolun rotasını uzatıp durmuşuz şu kısacık oyunla.
Bir tutam zehir
ve zemberek
olduydu alışkanlık.
Nedâmet türküsünü yaktılar da
ümmeti Müslüman’a, Kayısı çekirdeğimsi
Hayatım boyunca şu an olduğum yerde olabilmek için çalıştım; peki şimdi olmayacaksa ne zaman?
Değişmesini istemediğim tek şey -dayanışma olmaksızın- dayanaksız -bastonsuz- değneksiz - dimdik - yalnız evet tek başıma -korunaksız- kanıtlamalıyım kendimi. Ben başarmalıyım anlıyor musun bunu, tek başıma başarmalıyım.
Elimizde Şimdi Burda; Ve bir tek bu enstürmanımız var. Ve bunu çok iyi çalmamız gerek.
Etkin ve yetkin bir takım ağızlar olmalıydı
Konuşan fısıldayan onu buna anlatan
Gösteren bunu şuna işaret eden
Hikâyeleştiren ağızlar
Olay buradan başlıyor…
Şehrin batı yakasını yürüdüm...
İki mahalle çocuğu tarafından ilgiyle karşılandım. Biri "Siz turist misiniz" diye sordu, o denli yabancıydım demek -"hayır, öyle mi... öyle bir halim mi var" diye yanıtladım bir çırpıda kaçar gibi... İkincisi de "Nereyi aradınız" diye sorunca eski bir binanın önündeyken, "bakıyorum işte" dedim 'öyle' sadece. "Eski mahalleye mi" dedi, "eski mi? ne kadar eski? " diye soruverdim. "O.. ooo! çoook! Büyük babamın babası tarafından 900 sene evvel kurulmuş bu mahalle! " dedi sırıtarak. Mahallenin köşesindeki bakkal amca'sına bakarak "biraz abarttım ama olsun" diye pekiştirdi sırıtışını. Çocuğun bu beklenmedik yakınlığı ve hazır cevaplılığı bakkal amcanın onu fırçalamasına sebep olacaktı ki az kalsın, bakkal bi bana bi ona bakıp "sen nasıl bir çocuk oldun" der demez vınn! kayboldu hemen.
"Sen nasıl bir çocuk oldun? "
Bu yaşıma kadar hiç böyle bi tempoda savaşmadım. Hıh!
Aa ama zorunda da kalmamıştım, o yüzden
Ne güzel bi amaç barındı bu bünyede,
Ne özel çok büyük hırslar bürüdü içimi savaşmak için
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!