Gün usul usul bürünür matemine,
Kesilir ayak sesleri...
İnce bir sızı düşer
İçine karanlığın...
Sarı soluk rengimle
Yalnızlığını paylaşırım
Ay mı buluta girdi,
Bulut mu aya
Bilmiyorum....
Küstü yıldızlar,
Yakamozlar
Kayboldu,
Dağ oldu büyüdü
Yankısı
İlk çığlıkların,
Anılarımla bu Haziranda yine..
Suskun haykırışlarla
Gözlerimde
Saatin vuruşlarında bekledim seni,
Tik takları ayak seslerindi...
Yeşeren umutlarla
Bir ağaç oldum bekledim...
Erken durdum çiçeğe
Yalancı baharı sen sanarak...
Bir ömrü sığdırmaya
Çalıştık
Ceviz kabuğuna...
Çocukça neşelerimizi
Coşkulu aşklarımızı
Adam,
Oyalama beni
Çekip gitmeliyim
Bir an önce buralardan…
Boğmadan
Saç baş dağınık,
Ağzında sakız,
Bakıp elindeki fincana
Felsefe yapıyor haspam…
Ne biliyorsa….
Bir Milletin kurtuluşuna düşer
Kadının ayak sesleri..
Patikalarda
Kağnı gıcırtısıyla karışır…
Zemheriye inat
Üstü başı çıplak
Denizle kara gibi
Çocukça oyun oynuyoruz
İlk dördünde ayın
Sen
Dolunayda
Ben
Gülseren Onay, son dönem edebiyatımızın km. taşlarından birisidir.Daha da olgun meyveler vereceği aşikardır.Yolları açık olsun kendilerinin.