Gülseren Onay Şiirleri - Şair Gülseren Onay

Gülseren Onay

Gülümeseyen gözlerle
Bakıp dünyaya
Bu gün
İyi ki yaşıyoruz
Dediniz mi?
Açıp pencerenizi

Devamını Oku
Gülseren Onay

Saymadım
Kaç kez doğdu güneş
Sensizliğin üstüne,
Kaçıncı seferinde ay,
Geceye dönüşünün.
Yaşlar pıhtılaştı gözlerde.

Devamını Oku
Gülseren Onay

Gümüş gergefine gecenin
Batıp çıkarken
Bir iğne
Sensizliğim,
Zaferden dönen
Bir tabur

Devamını Oku
Gülseren Onay

Nedensiz
Soğumaya yüz tutmuşsa
Yüreğindeki ateş,
Kör kızılı kandiller
Tutuşturmuyorsa
Artık arzuları.

Devamını Oku
Gülseren Onay

Bu gün huzursuz ruhum
Hüznün en yoğunu
Süsleyebilir dizelerimi
Yılgın düştüm
Yaşamdan
Nerde

Devamını Oku
Gülseren Onay

Sevilmenin yıllarca hayallerini kurdum
Elbet bir gün severim diye bekledim durdum
Gün oldu isyan edip başımı taşa vurdum
Tutamadım ucundan uzaktan güldü sevgi

Çabuk geçti bu ömür, düşlerin rengi soldu

Devamını Oku
Gülseren Onay

Sensizlik
Yoldaş oldu,
Düşmüş peşine
Düşlerde arıyorum..
Nerdesin?
Sırdaş oldu korkular

Devamını Oku
Gülseren Onay

Oysa
İnanacaktım sana...

Her kaçamak
Bakışında,
Geçmeseydi

Devamını Oku
Gülseren Onay

Her köşesine
Bir cümle
Sığdırmaya çalışıyoruz,
Son yaprağına
Ömür defterinin.!
Hayıflanarak,

Devamını Oku
Gülseren Onay

Perde akşamdan aralık kalmış olmalıydı. Yeni doğan bir günün ışımasıyla beraberinde getirdiği yeni umut huzmeleri oynaşıyordu kadının geceden yorgun düşmüş yüzünde. Kaç gece geçmişti,uykusuz ve kaç sabaha umut bekçiliği yapmıştı şu minicik yatağın başında?
Dayanamamıştı bedeni sonunda yenilmiş yorgunluğa, başını dayayıp oğlunun yastığına uyumuştu. Aslında buna uyumakta denmezdi besbelli günlerin verdiği yorgunlukla sızıp kalmıştı.
Hayal meyal sarı bir ışığın vurduğunu hissetti göz kapaklarında. Sonra uzaktan gelen bir ses kulaklarına takıldı.’’Anneciğim, su istiyorum’’ Önce algılayamadı genç kadın gelen sesi. Kıpırdandı umarsız devam etti uykusuna.Ses gittikçe yaklaştı ‘’Anneciğim,anneciğim susadım’.Uyur uyanık sesin ayrımına vardı günlerdir duymayı umut ettiği ama bir daha duyamayacağının söylendiği o ses ‘’Anneciğim susadım’’ diyordu işte.
Bir kez daha kulaklarının ona oyun oynadığını düşünerek devam etti uykusuna. Çok geçmeden küçük bir elin saçlarında dolandığını duyumsadı ve peşinden yine aynı ses ‘’Annecik, annecik ben su istiyorum’’ diyordu Heyecanla açtı gözlerini.Uyku sersemi nerde olduğunu anlamaya çalıştı. Duvardaki saate takıldı bakışları gün çoktan doğmuş neredeyse öğlen olmak üzereydi. Telaşla doğrulurken oğlunun yatağında kımıldadığını ve o güzel simsiyah gözlerinin ona baktığını gördü. Hayır düşündüğü gibi kulakları oyun oynamamıştı genç kadına, su isteyen oğluydu. Hemen fırladı masanın üstündeki sürahiden doldurdu bardağı. Bebeğine uzattı. Bu arada oğlu doğrulmuş yatağında oturabilmişti. Şefkat dolu gözlerle oğlunun su içişini izledi.
Tamı tamına bir ay geçmişti doktorların ‘’Hanım oğlunu al götür evine elimizden gelen her şeyi yaptık ama artık yaşaması tanrıya kaldı.’’ diyerek eline tutuşturdukları birkaç ilaçla hastaneden çıkarttıkları günün üzerinden.
O günden başlamıştı kadının umut bekçiliği oğlunun yatağının baş ucunda. Hiç yılmadan beklemişti umudu biliyordu bir gün kapısını çalacağını, usanmamıştı sadece umut etti ve bekledi.Bir saniye bile kuşkusu düşmedi içine umutsuzluğun.

Devamını Oku