Karanlıklarıma, ışık ol, ay gibi,
Gecelerimi sar, sarmala, yoldaş gibi,
Yalnızlığıma, derman ol, ilaç gibi,
Beni kendine esir et, esir et sevdiğim.
Yosun tutmuş taşların sarmalaması gibi,
Gündüzün alasına karışmış günde,
Kollarında küfeler, toplanıyor üzümler,
Dillerinde yanık ege türküsü,
Yüreklerinde sevda tohumları.
Sarı çizme altında ala/kara ezilen,
Dipsiz derin kazanlarda kaynıyor..
Kalemim titredi bu beyaz sayfada
Çirkinlikler, güzellikler yaşandı
Kirlenmişleri ayıklar mı yeniler.
Kalmalı sararmış sarı yapraklarda….
Sen hiç ruhunu bedenin gibi çırılçıplak soydun mu?
Sevmek sevilmek istedin mi özgürce?
Bütün vücudunu tatlı bir heyecan sardı mı?
Delice kanın tutuşup, damarlarına vurdu mu?
Benliğin, kuruyan dudağın bir damla suya hasret kaldı mı?
Kalmadı ise;
Düşlerim vardı sana dair,
Yaşanacak umutlarım,
Hasretler bitecekti….
Yarınlar bizim olacaktı…
El ele yürüyecektik o yola…
Aşk çiçekleri taç olacaktı başıma…
Gecenin alaca karanlığında,
Gözlerini açmak için zorladı.
Kalkmalıydı yaşama inat,
Çalışmalıydı her gün ki gibi,
Beşikte yatan bebeğine,
Güneş dağların doruklarında
Gökyüzü daha bir parlak
Deniz masmavi saten yayılmış yüzüne
Martılar sessiz sabahın serinliğinde kuytularında
Keyifle günü kucaklıyor…
İki Sevda
Bir yüreğe iki sevda sığar mı sevdiğim?
Sen sığdırdın mı?
Ben sığdıramam sığdırmamda…
Bir yürekte bir sevda…
Kavak ağacının dallarını..
Süzüyordu gözlerim camdan,
Tek tük yapraklara bürülü dallar,
Sararmış esende düşmeyi bekler…
Daha dün çifte kuşlar cıvıldaşır
Gölgesinde aşıklar serinlerdi…
Fırtınalar kopuyor gönlümde,
İri yağmur damlaları düşerken,
Yağıyor damlalar boydan boya
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!