Gülay Yıldız Şiirleri - Şair Gülay Yıldız

0

TAKİPÇİ

Gülay Yıldız

Zamanın gerilerinden gelen aksin yansıması her şeyi birden değiştirdi... Gök, mutlu yüzünü çevirdi aniden... O güzel ve büyüleyici kokunun bunlara neden olması çok ilginç değil mi...? Sadece burnunuzdan süzülüyormuş gibi gelen o koku nerelere ulaştı ve neleri açığa çıkardı. Sanki beynimin her zerresinden geçerken yüzünü daha da belirginleştirdi, damarlarımda adım adım ilerlerken bende sana doğru koşmaya başladım. Ve işte sen! ! ! Her zaman mağrur duruşunla karşımdaydın... Bir gülün verebileceği en büyük mutluluğu yaşıyordum. Sonra kokuya alıştı ruhum, yüzün bulanıklaştı.... Hayır! Gitme! ... Beni terk ettiğin zaman gibi acımaya başladı ruhum, ya da yaşattıklarında mı beynimden kalbime süzülmeye başladı tekrar...? Sen geldin o zaman işte aklıma, bedeninde ötesine geçti hayalin... Artık fiili olarak seni hatırlıyordum... Ruhum daralmaya başladı, tıpkı son zamanlarımızdaki gibi... O zaman hatırladım işte, niye yıllardır güllerden uzak olduğumu. Bir gülü andıran teninin bana çektirdikleri, son notunu iliştirdiğin gül... Bunlardı beni senden ve o güzel güllerden uzaklaştıran.... Yaşamın en yaşanılacak yıllarını yaşanmaz hale getiren, gözümden süzülen her damlanın bile hesabını veremezken kendime, insanlarla beni burun buruna getiren senin kokundu şimdi beni bu ruh haline sürükleyen... İçimi tuhaf duygular kapladı, bir arada bulunması imkansız duygular... Nefretle özlem, pişmanlıkla suçluluk... Boğuştum... Seni hatırlamaya başlayalı, gülü koklayalı en fazla 3,4 sn. olmuştu. Tiksindim birden kendimden... İçimdeki şelale kabardı yine, taşmak, bağırmak, ağlamak istedim. Seni her korkudan uzaklaştırmışken neden şimdi, neden şimdi tekrar seni yaşıyorum? Hem de asırlar gibi 3-4 saniyede... Gül... Suçlu Gül... Ve işte o içimi en çok acıtan an... O amansız ve gereksiz panikle koparmaya başladım her yaprağını, sanki acıyan senin canındı. Bunu hissettikçe her yaprağı iki defa kopardım... Elimde sadece gülün yeşil taslağı kalıncaya kadar. Lime lime ettim her bir parçanı, tıpkı gülü paramparça ettiğim gibi... Yo. Sakinleşmedi ruhum... Sonra daha utandım kendimden sana olan nefretim yeryüzünün en nadide parçalarından birini mahvetmeme neden oldu. O zaman anladım beni de mahvedenin sen değil sana duyduğum o yoğun duyguların nefrete dönüşmüş hali olduğunu... Bu daha da canımı acıttı. Bana zarar veren sen değil, bendim... Bir gül, rabbim bir gül nelere sebep oldu! Tereddüt ettim birden bu yoğun fikir dalaşından. Beni yine ben mi sürüklüyordum amansızca istediğim yöne... Bu da seni haklı çıkartmanın, korumanın bir parçası mıydı...? Hayır... Bu gerçeğin ta kendisiydi. Beni yaşayan, bana en yakın olan, bendim. Bu kadar ağır cezaları başkasının bana vermesine izin vermezdim. Üzülmeli miyim yoksa sevinmeli mi? Birden elimde kalan son gülün parçasına gözüm ilişti. Gülü düşündüm. Onun ne suçu vardı ki! Demek ki zaman artık tüm bunların farkına varıp düşünme zamanıydı... Düşünüp gerçekleri görmenin vakti gelmişti. Kendimi sorguladım, büyüdüm, olgunlaştım adeta... Benin sınırlarını hayal ettim. Yoktu sanki. Ben! Beni ürküten bir ben. Ve tüm bunlara neden olan, güzel, mis kokulu, masum, gonca bir gül.... Zamanın bana hediye ettiği bir anın tüm analizi bunlar... Sevginin ve nefretin aynı anda hissedilebildiği o müthiş anatomimin bana sunduğu şanstı adeta... O ani iniş çıkışların ardından dinginleşti ruhum... Yüzüme hafif bir tebessüm hakim oldu... Artık beynimde de kalbimde de hissettiğim bendim...

Devamını Oku
Gülay Yıldız


İç içe – I

Her yolu deniyorsun;
İyi olmayı, kötü olmayı,
İstediğin gibi olmayı...

Devamını Oku
Gülay Yıldız

Sensizliğin vurgununu yemiş gönlüm
Izdırabın sızısı çökmüş yüreğime
Korlara gömülmüş gibi yanan şu kalbim
Yavaş yavaş süzülür gözyaşlarımdan

Çok mudur gönlümün isteği?

Devamını Oku
Gülay Yıldız

Ben şairim!
Yazdığım her mısra afet olmalı...

Ben şairim!
Kelamlarımı bölüp yer
Kalemimin mürekkepsizliğinde susuzlanırım.

Devamını Oku
Gülay Yıldız

Güneş doğuyor tam karşımdaki pencereden
Vuruyor parıltıları iki büklüm olmuş ruhumun üzerine
Damarlarımda donan, akamayan kanı ısıtıyor.
Uykudaki hayallerimi ayaklandırıyor,
Tepiniyorlar beynimin en gizli hücrelerinde

Devamını Oku
Gülay Yıldız

Neden içimdeki bu karanlık? Neden / se gidişinde arıyorum hep cevabı¿ Bir varolup sonra kaybolan, içimde ki tüm bu kelimelere sığmayan duyguları yaza yaza anlatamayacağım hissi neden gitmiyor?

Oysa tek özlediğim mutluluk. Senden gelecek olan, yılların perdeleri altında ezilmiş ve sadece uzaktan açık gözlerini görebildiğim mutluluk. Yaşıyor mu yoksa sadece aklına takılanlarla mı ruhu göğe yükselmiş, onu bile ayırt edemiyorum. Seni anımsıyorum anahtarımla kapıyı açarken dahi. Hani kilit ve anahtar ilişkisi vardı, birbirini tamamlayan, ve 'biz buyuz' derdik. Şimdi biliyorum ki bu kadar uyumlu olan başka bir kavram yok.

Ağlamaklı kelimelerle, çığlıklı haykırmalarla dolu bir yazı yazıp, sonra kahrolası uykuya dalıp ve günlerce bilinçsizlikle arkadaş olup, adını bilmediğim bir öte de kalmak dileğim. Bunu bile yapamıyorum gibi...

Devamını Oku
Gülay Yıldız

Dipsiz kuyuların karanlığında
Yürek acı çeker, gözler hep yolda
Güneşim olup doğ yeni günüme
Yolları bitir gel, sevineyim diye

Ansızın, ansızın açılan kapıdayım

Devamını Oku
Gülay Yıldız

Garip bir sızı var yüreğimde
Damarlarımdaki kanı yavaşlatan
Sonra aniden hızlandıran tuhaf bir acı
Mavi ışıklar aydınlatırken geceyi
Karanlığın arkasındaki ışığı hayal etmek;
Düşsel gülücükler kaplarken yüzünü,

Devamını Oku
Gülay Yıldız

önce;
____önce kelimeleri astılar darağacına
sonra;
____sonra ülkemden bir yıldız kaydı!


Devamını Oku
Gülay Yıldız

Titreşir yıldızlar, belli ki ürperir soğumdan
Bekleşir yelkovan, belli ki yapamaz akrepsiz
Sevişir melekler, neden? Bilinmez, öylesine
Kemikleşir bakışlar, belli ki ağır kelamlar
Haran uçmuş gitmiş feza da bir yere
Selen'e ise ulaşmış bir balık adam

Devamını Oku