Kapkaç gecelerin karanlığında
Minik bir yıldızdan gelen ışıksan
En karanlık kısmında bile hayatın
Sorunsuz ışıldamalısın yanlızda olsan
Santimi bile sayılmayan bedenlerin,
Kararttı gece ışıklarımı
Gözlerim ağlamaklı kapanır artık
Seni düşler, seni özler seni diler sesim
Her solukta adını sayıklar iki defa
İlk önce hava olup dolarsın ciğerlerime
Sonra zehir olup karışırsın odama
Yalan gülüşlerin, kandırışların,
Saygısız duruşların adamı!
Kalbin ne kayaların altında
Boynun ne iplerin sallantısında
Ellerin ne kırık camları taşır avucunda...
Gecenin yarısını çıkardım düşümden
Ki
Kaç kere güneşleri batırdım;
Sen görmedin...
Her defasında denize sokuldukça alev
Bir yıldız ekledim batışına;
Güvenilir ya da güvenilmez duygularım
Bir adımda biten ama asla tükenmeyen
Bir kor, bin ateş gibi devam eden
Ama asla anlam verilmeyen
Özlemse son raddede, O uzak mı uzak bana,
Sonsuz bir gök
Ve içinde apaydınlık bir yıldız
Bunlar sende gördüğüm;
Binbir renkli bir çiçeği koparmadan
Dalında,
En tatlı rüzgarların estiği sevgiyle
Göğü delmiş bir elim...
Sana uzandım;
yoksun...
İçindekilere talibim dedim;
Sen dedin ki 'boşum...'
Gidişinin acısı belkide içimi yakan
Biliyorum olsanda yanacak kalbim, yanlızım
Bak, geceden düştü bu yıldız, can çekiyor bahçemde
Almayacağım içeri yansın ve sönsün tıpkı kalbim gibi
Güneş doğacak, alacakaranlık bitmek üzere
Kapatacak güneş tüm karanlıkları ve hatta daha sönük ışıkları
Yakıştırma doğaya, düşünme olmaz diye
Kalbimin ritmi yok artık
Ani gidiş gelişlerde sadece aşkımız gibi
Bir yürek hayal et, ürkek bir kuş olsun
Bedeninin en hassas noktasından
Yüreğinden asılmış bir kuş gibi asın
Zamanın en gerisinde bir yerlerde
Sadece canımı acıtan değil gözyaşı
Beynimi uyuşturan o koku,
Senden kopup gelen.
O dört meleği bile şaşırtan sevda;
Yani gözlerin...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!