Fabrika yolunda
Yedi kadın üç erkek
Yük aracında on can
Sel bastı dün sabah
İstanbulun ortasını
Aylardan eylül
Dışarda yağmur
Uykularda sen
Uyan da bak
İstanbulu sel aldı
Çoluk çocuk
Otuz canı birden
ılık sabahında uzun yolların
Sarılıp hüzünlü şarkılara
Sana sarılır gibi
Uzaklardan iç çekerek
Ve insanları büyük, küçük
Sevinçleriyle,
Biliyormusun bir tanem
Bana neler yaptılar
Ayağıma aşkı bağlayıp
Karadenize attılar
Nefes alamıyorum
Bir bilsen ne haldeyim
İstanbul ağlıyor senin ardından
Hayalimde hala gülen yüzün var
Kendimi unuttum ben bu şehirde
Unutamadığım senin iki gözün var
Adalardan vapur geliyor yavaş
Dil dil değildir hep susuyorsa
El el değildir hep bağlı duruyorsa
Göz göz değildir bu zulmü görmüyorsa
Söyle tanrı ne yaparsın
Senin tanrın
Sana böyle dil,böyle el
Unutulmaz bir yazdı
Aşka dair ne varsa yandı
Yandı el ele gölgelerimiz
İçimde ateşten bir damla
Kalbime düştüğünde
Bir ben kalmıştım kızgın sevdalarda
Dur bütün köprüleri atıp gitme
Ellerimin ellerine ihtiyacı var
Gözlerim gözlerinden düşmedi
Islak,mahzun ve hala kederli
Sığınsak da aşkımızı inkar eden
Gurur kalalerimize
Susamışsın çöller gibi
Bir yudum su diyorsun
Ananın gözleri yaşlı
Anaların gözleri deniz
Burası sudan
Burası etyopya
Sevmedim diyorsun ben senin gibi
Göğsümde duruyor hala saçının teli
Bakışın,gülüşün,güzel sözlerin
Aşka davet eden mercan gözlerin
Yalanmıydı kapılarda yolumu beklediğin
Demek sevmedin
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!