Tenim,
artık boş bir ev.
Yaşadığım sevdalar, eritti yüreğimi.
Giydiğim her sefer ateşten gömleği,
mecali yetmedi,
kapatamadan kapıyı, son nefesini verdi.
Dün bir bugün iki, ne tez alıştın yemeye?
Vardı da kalmadı mı vicdan merhamet serde?
Ye ye sonu yok nereye kadar efendiler?
Hiç mi bir şey hatırlatmaz o nasırlı eller.
İnsanoğlu bu, doğdu mu hazırdır kefeni,
Koştur ha atını ufka, değil mi son belli?
Hulul etmiş gözlerin yüreğimin içine,
Sensizlikte seyl olur, gözüm yaşı ebede.
Susar, ötmez olur bülbül konamazsa verd-e,
Hoş olur dar-ı beka senle yalnız seninle…
Adam belledik her cebinde olan parası,
Çıkarmışlar kitaptan yok ahlak safsatası,
Yalan dolan üçkağıt bedavaya alması,
Nereye varacak insanoğlunun bu hırsı?
Soya mı çekiyor ne maymun olan atası,
Her şeyin bir doğası var.
Fazla ileri gidersen,
ısırır seni de büyüttüğün canavar.
Kuzuyu görünce korkarsa kurt,
kurt olur mu hiç?
Böyle giderse
Sensizlikte ne yol bulur ne de iz mihmandarlar,
Çare yok!
Tarihin derinliklerinden kopup gelsede yamanlar,
Gül yüzünden ötesi nedir ki dövünür durur bedbahtlar,
Bilinmez ki…
Yüzündeki ifadeden üşüyor zemheri,
Sürmüşsün kalbine kilit üstüne kilidi.
Girdiğin dehlizde duvarlar küflü ve nemli,
Koşturdukça atını boş kaldı hep terkisi.
Taş duvarlara vurdukça yüzünün akisi,
Dışarıda yağan yağmur
terennüm ederken ismini,
camın buğusundaki hayalin
konuşuyor benimle.
Gerisi…
Bir dokunuş
Gün
daha yeni doğmakta.
Sıra sıra dizilmiş hamallar.
Dün olanın kimisi yok,
kimisi ise daha ilk gününde.
Eskiler ise,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!