Sevdan ise halk eden içimdeki beni,
Vasıl eyle ol kalb-i şeb-i,
Cihanı kaplar ise hayali,
Ümid-i vuslatındır tek var eden beni...
Dışarıda hava yine bozdu.
Karardı her yer, kuşlar sustu.
Birazdan, bardaktan boşanırcasına
yağacak yağmur.
Beni ise,
daha bir saçakaltı bulamadan, yakalayacak
Bir yelkenliyle, ilk açıldığında denize
ürpertinin yanında
ne umutlar vardır yüreğinde.
Hesap sormadan kimse sana,
senindir yol alabildiğine.
Vira!
Yükselir ufuktan ağır ağır toz ve duman.
Geldi gösterdi kendini o arlanmaz nisyan.
Bu ne mendebur çelişkidir yaman mı yaman,
Karışır elbet birbirine hem sap hem saman.
Düzelir elbet bir gün en başından bu lisan,
Son zamanlarda çok yordum toprağı.
Vurdukça sabanı
kanattım her yanını.
Hep istedim, hep istedim.
Dinlendirmedim hiç.
Son zamanlarda çok yordum toprağı.
Kaçma gölgenden, ötelerden gelen emir var.
Koş! Bakma ardına önünde koca bir duvar!
Vakit dolmuş ezelden, son olmuşsa aşikar,
Çıkmadan tahta, korkudan büyük korku mu var?
Koşsan da arkana bakmamakta etme ısrar,
İnsanoğlu kah mutludur burada kah hüzünde,
Soru çok, yolu da düşünmesini bilene.
İşte sorudan soru var yine yalnız elde!
Hüzün buradayken, bakınırım mutluluk kimde?
Varmıdır cevabı, yoksa uzar yol ebede,
Beklemem hikmeti ebr-i nisandan,
Toplarım her birini her lisandan,
Ümidini kesmez isen insandan,
Lüzum kalmaz korkmana hiçbir surdan.
Susuyordum...
Herkes izlerken suskunluğumu,
Haykırıyordum...
Kilit vurduğum sesimle.
Ağlıyordum...
Bana yabancı içimdeki benle,
İlk geldiğimde çoraktı,
yabani otlar sarmıştı her yanı.
Arsız arsız
nasıl da büyüyorlardı öyle!
Ben kopardıkça
hemen arkasından bitiveriyordu bir tane daha.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!