Zuhur'a varsa bu gönül,
Ne sen kalırsın,ne ben..
Sükut olsa her dem,
Ne sen kalırsın,ne ben..
Zühre'ye erse bu baş,
Su Dervişi'nin,
Suya olan aşkı...
Tebessümlü büyüyen,
Çemberlerle dansı...
Ruhu dinginleştiren,
Müzik mırıltısı...
Zifiri karanlık dünya içerisinde,
Aydınlık yüzleri insanların,
Işık saçmakta gökyüzüne...
Bitmeyen savaşlar içerisinde,
Hayatları biten erlerin yüreklerinde,
Aşktır hissedilen geride kalan sevgiliye...
Doğum ile hayata,
Atıldığımız sanılmakta,
Fani olan dünyada...
Öldüğümüz günün,
Yaş gününü kutluyoruz,
Her yıl dönümünde..
Yorgun gecelerde,
Yastığa koyunca başını,
Gözlerini kapatınca bilinmeyen rüyalara...
Reelde tanışıklığın olmayan,
Rüyalarında bulduğun,
Masum bir kız...
Loş ışıklı,arnavut kaldırımları,
Boş suratlar ve saklanmış yıldızlar,
Yağmur damlaları düşerdi,
Şehrin sokaklarına..
Evlilik öncesi genel kadın tripleriydi,
Ağlayan bir gelinin gözyaşlarını silen,
Dart tahtasından bir farkı yoktur hayatın,
Kimi 12den vurur kimi karavana geçer ver gider.
12 den vuranlar kendi egolarının tatminkarlığından dolayı
Rehabete kapılır,
Vurulanlar ise;
Saf hayaller ve düşüncelerin sis perdesi içinde
Baharı bekler bülbül,
Baharsız geçen her gün..
Bülbülü bekler gül,
Serçeyi kovar her gün..
Hazanda solar gül,
00.00'da durdu zaman,
Ben yine silindim,
Tüm rüyalardan...
Kan çanağı olmuş gözlerden,
Kadehlere boşanan yaşlar ile,
Silindim gözlerden acı ile..
en bir testiyim,
Kendi yolumda olan..
Ben bir testiyim,
Su yolunda kırılmayan..
Ben bir testiyim,
Hücrelerin içinde,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!