Gökyüzü kırmızı kızıla boyanmış
Ey aşk güneş bile aşkından yanmış
Gökkubbe yüzünü çevirmiş bana bakıyor
Karanlık yolların sonunu göremiyorsun
Yalnızlığın yoldaş olmuş karanlığına
Yüreğinde açlık yinede söylemiyorsun
Bir dua kalmış köşe başında ağlayana
Çöplere dökülmüş aradığın bütün vicdanlar
İnziva vakti gelince temizlenir yüreğim
Sen nur ağacında açan çiçeksin
Ümmü mektum gibi âmâ gözlerim
Seni görmesemde sen bu yürektesin
Yarım kalmış yüreğin aşık-ı mehcûr
Gönül sazına vuran eller benimdir
Karşılığı olmayan sevdaya fücur
Ateşin yakmadığı parçalanan tenimdir
Dağların aktığı ferhat'ta şirinsin
Ellerim kelepçeli mahpus bedenim
Seni bekliyorum gelecekmisin
Yollara hasret bakar gözlerim
Hücremde yapayalnızım sen nerdesin
Beni düşüncelerime bağlayıp astılar
Gökyüzünde ışığı olmayan ay ve sen
Yürüyordum sessiz karanlık geceden
Sol yanımda sana söylenmemiş şiirler
Gölgen değil miydi
Adım adım bizi takip eden
Sen vardın bundan tam sekiz sene önce
Şimdi ben kaldım senin olmadığın yerde
Seni sevdiğimi söyleyememiştim kimseye
Beklerdim seni sokağının öbür geçişinde
Senin kalbinde saklı bir cennetin vardı
Benim yüreğim cehennem günahında yanardı
Güle ömrünü sordum, bir bahar dedi
Arı Gül'den aldığını, sevmeyene verdi
Tabiat; baharı senin için, toprağına serdi
Bükme boynunu sakın, solma bir daha
Bülbüller kafeslere hapsolmuş uçamaz
Alıp başını gidemezsin öyle yapayalnız
Bir set çekilir yüreğine konuşan olmaz
Dağın yamacında kalmış gibi ıssız
Baktıkça büyür güller sevdikçe solmaz
Gönül vuslatını savurur başka gönüllere
Uzanırken gökyüzüne minareleri
Şerefelerinde okunuyordu ezan
Hoplatıyordu günahkar yürekleri
Kul camiye girdiği zaman
Günde beş vakit ziyaret edilir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!