Eğer
İki kelimenin saltanatı ise aşk
Ben hiç sevmedim
Eğer sevda
Yalanların kokusunda
Ay vuruyor zifiri hasretimin içine
Işıklar bir bir çekiliyor
Ankara karbon monoksit kokan
Resmi bir matemde
İki damla yaş kaldı
Kan çanağı gözlerimde
Ben ölürsem
Bir kandil yak ardımdan
Üzülmesen de
Sahillerine hüzün vurmuşçasına dalgalan
Ben ölürsem
Susarsa yağmurlar
Kaldırımlar bestelerse
Hicranlı türküleri
Bil ki nisan yakındır
İçinden sevda akan bir nehir
Sürüklüyorsa imkansızlıkları sonlara
O zamanları topraktı buraların sokakları
Bir topun peşinde koşardık
Mahallenin bütün çocukları
Bitmezdi sokak, bitmezdi oyun
Bir avuç dolusu kum yutardık
Her oyunun sonunda annelerimizden
Hançer gibi saplanır zaman
Bıraktığın adreste yaşar bu yürek talan
Tarifsiz hayatımın tarifi mümkün tek noktasıydı gözlerin
Maviliğidir avuçlarımda kalan
Gidişin yağmurlara denk düştü
Takvimler eylüle bürünmüş
Gidişin suskun bir akşamüstü
Karadeniz şehrime küsmüş
Gidişin bir harp sonrası ihtilal sokağı
Kar yağıyor usul usul
Uykuyu unuttum yine bu gece
Bilir misin günahkar hissederken kendini
Günahsız taneler nasıl dokunur içine
Unutuldum
Tarih yirmi üç kasım
Bu sabah
Güneş yerine karanlık damlıyor
Soğuk bir odada
Can dostum cansız yatıyor
Bir iki cümle bir şey karalamış
Bu geminin kaptanı da benim tayfası da
Engin denizler geçtim
Yelkenlerimde tortulaşmış sevdalar
Gözyaşının türlüsünü gördüm
İklim iklim sevdalardan yol bulup
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!