Kaç gündür yağmur yıkıyor caddeleri
Ve benim çaresiz bakışlarım uzak kıyılarda
Sana yazılmak için tüm kelimeler sanki
Bilsen bu kaçıncı mektup yırtıp attığım
Başlamadan biten bir mutluluğun hicranı bendeki
Mesele unutmak değil
Elbet benimde yaralarım kabuk bağlar
Mesele zaman
Mesele yıllar
Hangi takvim yapabilir ki
Unutmanın tarifini
İlk İstanbul’a aşık oldum ben
Daha çocuktum
Masumdum
Boğazın mavisi kadar
Özgürlüktüm
Süleymaniye kadar
Korkuyorum
Gamzelerindeki bu bahar
Zamansız solar diye
Korkuyorum
Benzetmeye renk bulamadığım
Gözlerin gün gelir yaş dolar diye
Sen istedin ondan bu küslerim
Geceler boyu sitemsi uyanışlarım var
Hazansı dokunur yıldızlar
Hayalinin sulardaki çizgilerine
Senin o gelişine bu kadar benzemen hepsine
Sen istedin ondan sevdim sana benzeyenleri işte
Seni düşünüyorum
Her gün yeni baştan doğar gibi
Hürce ilk adımı atan bir çocuk kadar ürkek
Roma’yı yakan Neron kadar cesaretli
Seni yazıyorum
İbadet eder gibi
Bugün son hatıranı terk ettim köşe başındaki dilenciye
Artık senin için doğsun sabahlar istemem
Ben geceyi işledim, birde yalnızlığı yüreğime
Sonra bir dilenciye terk ettim son hatıranı
Dönsen de adın yok artık dilimde
Benimkisi öyle uzaktan sevmekti ilk başta
Yani bilinen sonu bilmediğimi farz edip
Uzaktan uzağa içimde besledim seni
Gün geçtikçe bağlandım
Her gün bir öncekinden daha çok tutuldum sana
Kaç denedim sabahları yoluna çıkmayı
Aşk denilen oyunun
Üç perdesi var
Üç değişik yüzü
Birincisi
Dünyayı yeniden keşfetmek gibi
Ulan hergele adam bir arar, bir sorar
Diye başlıyor son mektubun
Beni en iyi sen bilirsin
Vefasızlık yoktur özümde
Beni en iyi sen bilirsin
Ben sevdalandım mı?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!