Hışırtıların kalmış yatakta
Resimler şeytanca sırıtır tozlu masada
Yalanların kalmış kulaklarımda
Gülüşün, gülüşün çınlar durur boş odalarda
Gözlerin kalmış yorgun gecelerimin en kör noktasında
Ankara, Ankara
Sevgimin miadıydı
Yorgun, ürkek bakışların
Şimdi failisin
Salaş yalvarmalarımın
Maviliğimi çaldın sebebin neydi Ankara
Evlat
Bu mektup sana yazdığım
Son mektup olacak
Dün gece döndüm
Uzun ve karanlık bir yolun son dönemecini
Evlat yok öyle üzülüp ağlayacak
Seni anımsadığım zamanlar
İçim içime sığmıyor
Bir mum gibi eriyor dakikalar
Uzanıp tavana karşı
Garip bir gülümseme alıyor yüzüm
İçimde vakit bilmeyen tatlı bir bahar
Bu gece sızlayan sitemlerde
Terk ettim bu şehri
Bavuluma öksüz sözlerimi aldım
Sana bıraktım çelişkileri
Bu gece kaderimi terk ettim
Asaletinden vazgeçmeyen bir karabulut
Yağmur kovalıyor
Uçurumsu siyah gözlerinde
Islak bir büyü aşk
Siyah gözlerinde düştüm o büyüye
Aklım yüreğimin emrinde bir asker
Aldanıyorsun
Uzun cümlelerde yaşanmaz aşk
Uzun cümlelerde yaşanan ayrılıktır
Aşk kısa cümlelerde yaşanır
Sanma ki hazan olup solduğun gün
Bu sevda biter yürekte
Akranlarım ülke kurtarma çabasındaydı o yıllar
Ben sana şiirler yazıyordum
Sen bilmiyordun
Benzetmeye ihtiyaç duymuyordum
Hiçbir şeyini hiçbir şeye
Çünkü senin benzeye bileceğin
Kendi kurduğum dar ağacında
Yağlı bir ilmek geçirirken sevdaya
Bir gülüş iki yıl çürüttü
Mavinin imkansız tonlarında
Ancak toparlandı yıkıntılarından
Ne vakit kaybettin ruhunun kıblesini
Kağıttan gemiler yapar gibi
Umutlarını çocuksu yarınlara bırakmışsın
Ne vakit soldu
Benzetmeye renklerin aciz kaldığı gözlerin
Senin bakışlarını bu kadar güz kesmezdi eskiden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!