Bilir misin, suskunluk en çok kalpte yankı bulur,
Ve en derin acılar dille değil gözle konuşur.
Bir bakışla yıkılır yüzyıllık sabır sarayları,
Bir gülüşle başlar, aşkın en büyük yangını.
Bilir misin, adını andıkça içimde bir çağ büyür,
Seninle konuşurken,
Bir bebek gibi cümlelerim
Toplanıp çıkmıyor ağzımdan.
Sanki her kelime,
Gözlerinin kıyısında boğulmak istiyor.
Çok özledim be.
Sesini duymadığım her an,
Bir boşluğa düşüyor içim,
Adını anmamak için sustukça
Daha çok sen konuşuyorsun içimde.
Gezindim ömrünün kıyılarında,
ne bir davet vardı ne de bir yasak
yalnızca suskun taşlar,
Gözlerin,
Yalnızlığa müebbet yiyen ömrümün beratı...
Bir gece vakti, hüznün içinden
İniveren yıldız gibi dokundun karanlığıma.
Hangi kitabın adaletinde yazıldı bu hikâye?
Sevenin sustuğu, terk edenin azâd olduğu...
Ben sana bir ömürle geldim,
Sen beni bir vedayla yıktın.
Adını andıkça üşüyen bir ömür kaldı geride,
Hoş geldin sabahımın güneşi,
Geceyle mühürlenmiş bir kalbin anahtarı gibi,
Sana dek susmuştu kelimeler,
Sensizlik, zamana serilmiş bir ağıttı sanki.
Geldin…
Bu sabah…
Güneş değil, yokluğun doğdu pencereme.
Göz kapaklarımda ağır bir sis,
Kalbimde taş kesilmiş geceden kalma bir susuş vardı.
İçimde ağlayan bir çocuk var benim,
Ne sustu yıllarca, ne büyüyebildi.
Her gülüşümde gizlice sığındı içime,
Kalabalıklarda kaybolmuş bir yalnızlık gibi.
Bir adını bile koyamadım benliğime,
Sadece bildim.
İçimde gezinen bir his var,
adı konmamış,
ama vakti çoktan gelen bir vedaya benziyor.
Sanki kelimeler geri çekilmiş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!