Hani ellerimizin titreyişi var ya
Şimdi öyleyim anne
Sana bakamıyorum bile
Çünkü ağlayışıma dayanamazsın
Çünkü benim yüreğime diken gibi batandır
Şarkılar seni anlatırken
Bir ben kaldım ayrılıktan geriye
Bedeni bitkin, yorgun
İçimde ne can kaldı
Ne de bir kalp
Şimdi ne kaldı geriye
Kendini sokakta arayan bir parça
Bütün haliyle olan duygular param parça olmuş
Gitmek bile tarifsiz kalıyor acının çözülmesine
Bir yürek ki
Ortada sahte gülüşlerin esaretiyle yaşıyor
Ölüm ise şu sıralar beklenen
Fakat bir türlü gelmek bilmeyen davetsiz bir misafir
Hani bir söz vardır
Beşikten mezara diye
Benim hikâyem de yalnızlık ve dostluk hikâyesi
Başlamış beşikte
İlk başlarda dostluk simsiyah karanlıkta
Elveda demekse hep yalnızlıkta
Kusmak isterken içine çekmek nedir bilir misin?
Haykırmak, bağırmak, küfretmek isterken
İçine çekmek nedir bilir misin?
Bilir misin içinde fırtınalar koparken dünyaya gülmenin acısını
Kahpeliğe gülmek, onları kutlamak,
Şerefsizliğe içmek nedir bilir misin?
Baharı kışa çeken rüzgâr mı?
Satırları kalem yazar da
Sözler yürekten değil mi?
Sana beni unut desem
Kolay olduğunu mu söylersin
Acılar içinde kıvranırken ben
Bugün karanlık
Bugün yarı kalmışlık
Bir gidişin ardında kalan çocuk
Arıyor bedeni soğuk insanı
Mezarının diyarı uzak
Tanıyabilseydi eğer
Benden güven bekleme
Güvenemem kimseye
Gözlerim dalar gökyüzüne
Siman belirir yüzümde
Yine de sen güvenme kimseye
Kırgınlıkla dolu bir hikâyenin
İlk sayfalarını yazdım
Özgürlüğümü alan, elimden giden
Beni tutamadım sende
Affetmeni diledim hep
Onca hatanın baş belası gibi
Bana bir kan borçlusun
Kokusu sesimi titretecek
Senin ise yüreğini inletecek
Susturacaksın sabahın aydınlığını
Gecenin karanlığı konuşacak
Yaşamın fahişeliğine, piçliğine karşı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!