Bir gün aşılmaz bilinen yollar aşılır
Heybetli dağlar sıra sıra önünde eğilir yol gösterirler
Gecenin karanlığında ay kandil yıldızlar meşale olur
Zaman o zamandır işte gitmek sesi düşer yüreğine
Vakit çok geçtir ama bir güç vardır yorgun dizlerinde
Koşar adım gelirsin de uzaklardan
Gün sensiz bitiyor ufukta bu akşam
Ve sensiz bir gece başlayacak birazdan
Ve daha kaç gün batımı, Kaç gece, Kaç sabah sensiz
Sensiz başlayacak ve bitecek
Sensiz...
Sonsuz kere sensiz
Sensiz geçiyor günler ah gönül sızım, sevdiğim
Kim bilir böyle kaç asırdır yaşıyorum ben bilmeden
Kaç asırdır seni bekliyor gözlerim ufuklarda, yoksun
Boş yere ağarmamış bu saçlar başta zamansız
Kalmamış fer boş bakan gözler neylesin
Seni içimdeki benden öte tanıyanım yok
Anlatamam…
Şimdi desem ki
Karlı dağlarda dolanıp
Küçücüktüm, sessiz ve ürkek
Ezdiler sustum
Vurdular korktum
Bağırdılar kaçtım
Büyüdüm, sessiz ve ürkek
İstemiyorum böyle sevmeni beni
Çok ucuz ve bildik geliyor doğrularıma
İstiyorum ki çok sev ama öyle aşina değil
Herkesin bildiği anladığı gibi değil
Dar zamanlarda sev mesela,sevebilir misin?
İşgal günlerinde sev
Gitme kal bu şehirde benimle paylaş yaşamı, birazdan toplanacak çöplerin içine atalım yalnızlığımı eksik olan yarılarımızı tamamlayalım. Yeniden şekillendirelim bu şehrin arka sokaklarını iyiliğini ve temizliğini bulaştıralım onlara. Sen den uzakta bu gece yüreğim binlerce parçaya bölünüyor ve her bir parça milyon kere parçalanıyor gecenin karanlığında tam ortasında. Ne olursa şimdi olacak gerisi ötesi yok artık.
Saatler gece yarısını çoktan geçti birazdan sabah ezanları haykıracak ulu çınarlar gibi yükselen minarelerden ve sensiz bir benin olduğu şehrin üstünde.
Gecenin tam ortasında bir yürek haykırıyorsa susmalı evren hiçbir ses bir yürekten daha anlamlı ve derin konuşamaz bu saatlerde.
Gitme kal bu şehirde ne olur, neler olacak bir bilsen gidişinle konuşturtmazsın beni böyle uzun uzun.
Kavgalar olmayacak artık bu şehirde, insan onuru ayaklar altına düşmeyecek, açlıktan ölmeyecek hiçbir çocuk, bombalar patlamayacak ansızın gün ortasında artık, gitme kal güzellikler seninle varolacak bu şehirde.
Çıtırtılarını dinle yitirilmekte olan bahar akşamlarının. Bir kadının çığlığı yükselecek birazdan beyoğlunun arka sokaklarından, bir genç kızın umutları beş paraya satılacak karanlık pis odalarda, bir erkek olabildiğince rezilleşecek gecenin yarısında, bir ana çaresizlikten sokak lambalarının aydınlıklarında mendil açacak, gitme kal bak neler olacak sensiz yaşadığım bu şehirde.
Hayatın sana gülümseyerek yada dişlerini bileyerek sinsice gülüşlerle sunduğu her şeye hazırlıklı olmalısın. Seni bırakıp gidenlere, terk edenlere ve geride bıraktıklarına, her ne şekilde olursa olsun yitirdiklerine kısaca onun sunduğu her şeye hazırlıklı olmalısın.
Yaşanılanlardan ve gözlemlerimden biliyorum ki, eninde sonunda kazanan hayat oluyor. Karşımıza geçerek bizimle oyun oynuyor. Ne kadar üzülsek de ve ne kadar göz yaşı döküp kabul etmesek de bize düşen sadece unutmak oluyor veya alışmak....
Bana tercih hakkı sunulsaydı sevmek duygusunu hiç tanımamış olmak isterdim. Evet sevmeyi bilmemek isterdim. Hiçbir kimseyi sevmemek, aklınıza kim geliyorsa gelsin, yaşamak ama hiç kimseyi sevmeden ve bu duygudan yoksun yaşamak isterdim.
Kabul ediyorum hayat çok anlamsız olurdu, tatsız tuzsuz hasta yemeyi gibi. Yedikçe tadına vardığın değil yedikçe hiçbir tat alamadığın ve bitmesini bir an önce istediğin bir hasta yemeyi gibi. Hiçbir rengi olmayan bir hayat olurdu kesin. Sadece siyah, beyaz ve griden ibaret bir hayat.
Sevgi denen o illet duygu damarlarımda bu kadar kuvvetle dolaşmasaydı hatta hamurumda hiç olmasaydı belki anneme bu kadar düşkün babama bu kadar merhametli olmazdım. Ergin yaştaki kardeşlerimin korunmaya ihtiyaçları olduğunu düşünmezdim.
Her sabah evden çıkarken binlerce dualar okumaz onları yalvararak Allaha emanet etmezdim. Her akşam kardeşlerimin geliş saatlerinde pencere önlerinde titreyerek beklemezdim. Olası felaketlere karşı tetikte beklemez canımı onların canının önüne siper etmezdim her defasında. Onları yitireceğim günlerin kahrolası kaçınılmaz beklentisiyle günlerimi zehir etmez yaşadığım hayatın tadına varırdım.
Dolu dizgin yaşamak isterdim hayatı yüreklerinizde
Ve sebepsiz sevinçlerim olsun isterdim bahar dallarında
Yıldızları toplamak gece yarısı göğün karanlığından
Işıksızlara ışık sunmak isterdim ellerimle
Sabah ezanları haykırırken şehrin alacasında
Minarelerine tırmanmak ve en yakınından
Gün batıyor uzak ufuklarda şimdi
Bir denizin yosun yüklü eteklerindeyim yapayalnız
Çaresizim en kötüsü
Çalacak bir kapı sığınacak bir yürek yok
İmbatmı karayelmi esiyor saçlarımda bilmiyorum
Bildiğim tek şey korkuyorum bu gece
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!