insanlık ağlıyor sokaklarda
havada barut kokusu
ayaklar altında çiğnenmiş bir onur
ve çıkışı olmayan bir bataklık.
elbet sabahın kızıllığında doğacak güneşim
sevdan meskendir bana
sevdim seni mem u zin aşkına
döndürdün beni bir şaşkına
yazık değil mi bu cana...
yıldız kadar bir sevgiyle
Tarla ektim, bozuldu bağım
Bu ne tuşudur bu ne lahana
Sarardı başaklar, kurudu otağım
Bu ne mercimektir bu ne tarhana.
Bir rüzgâr esti hafiften
Zamanla değişiyormuş insan
Değerini bilmek gerekir her anın
Yürümeden önce düşmeyi öğreneceksin ki;
Ezilip, yıkılmayasın yeğen.
Her derenin suyu içilmez
geceleyin üşür hayaller
ayrılık kokar bütün sokaklar
karanlığa karışır ümitler
sensiz yanlızlık kokar bu eller
yanlızlığınla yaşayıp gidiyorum zilanım
Ne bağ kalmış ne bostan
Haber gelmiyor eşten dosttan
Gurbetlik neyimize
Yarab sen bizi ayırma,
Anadan, babadan, yardan
kanadın mı kırık uçamaz oldun barışa
neden gülmez yüzün ne oldu sana.
gökyüzü sensiz viran
bak barışa hasret kalmış gözü yaşlı cocuklar.
yolunu gözler olmuş bağrı yanık analar.
Tamamlanmamış şiir gibisin hayat
Her nefeste can buluyorsun yeniden
Tam bitti derken,
Yeniden doğuyorsun külünden.
Yarım kalmış bir roman gibisin hayat
Yaşayamadan ölen var
Açmadan solup gittiler
Aç gözlerini bak etrafına
Kefensiz gömülenler var.
Ne fidanlar düştü toprağa
Yaşasaydı aşkımız
Yeşerdi memleket
Yapraklar dökülzmedi mevsimsiz
Çiçek açardı dört mevsim
Özgürlüğe kanatlanırdı kuşlar
Yarınlara umutla bakardı çocuklar



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!