Sarılsakta ihtirasla,
Sevda demez kuruturuz.
Sevdiceğim seni asla,
Unutmam der unuturuz.
Aşkı ile yandığımız,
Aldı başını gitti özlem koydu yerine,
Oysa hep yanımdaydı ne kadarda yakındı.
Tesadüf dün rastladım gönlümün özeline,
Selamlaştı sadece dokunmaktan sakındı.
Araya okyanuslar dağlar koyacak kadar,
İnsan doğar ölümün kıskacıyla,
Kimdir diyen kazık çakmaya geldim.
Dünya kapısından bir göz ucuyla,
Öylesine bakıp çıkmaya geldim.
Süleyman'ın kalmadığı cihan da,
(Justina)
Sarıldı yalnızlığa uzandığı yatakta,
İçini üşütmüştü oda kara kış gibi.
Aklından çıkmayanı olmasaydı uzakta,
Yanında olmayınca her yaşanan "mış" gibi.
Geri döndü Justina.
Üzerinde beyaz tül kıyafeti inceden,
Gizemli edasıyla bakmadan arkasına,
Bir gece dönmez gibi süzüldü pencereden,
Gündüz siyah etekle geri döndü Justina.
Ve bitirdi Justina
Somuta kitlenmişi burdan alıp soyuta,
Yürütürken yansıttı ışığını Justina.
İnanılmaz olanın yaşandığı boyuta,
Kendisiyle götürdü aşığını Justina.
( Devri kapattı Justina )
Ne kadar zaman sonra başlangıcında sonun,
Elinde sedir bavul duruyordu Justina,
Kapısı koyu ceviz tunç tokmaklı şatonun,
Önünde bir gelecek kuruyordu Justina.
Sen hayalim,
Sana kavuşmak mutluluğumdu...
Ben seni azmı sevdim.
ve senin haberin yoktu..
Üç günlük ayrılıklar nasılda çoktu;
Hiç üzmedim, hep özledim..
Kim olursa olsun, bir son var mutlak,
Gelenden, gidenden, olandan gördük.
Herşey ayan beyan, tek gerçek çıplak,
Boş kalacak derken dolandan gördük.
Gönül çizginde sınır var,
Geçme dedim dinlemedin.
Bir hayal olacaksa yar,
Seçme dedim dinlemedin.
Varlığın var'a amade,
Şiirleriniz çok güzeller. Kaleminize sağlık