Evet kırgınım….!
Hata benim, senin değil
Tekerrürlere ehil olmalıydım ehil
Evveliyattan doluyum…!
Kırgınlığım son damlaya değil
Uzun, ucu görünmeyen bir yola çıktık.
İtibarı, kariyeri bir kenara bıraktık,
Hatta kelleyi bile koltuk altına aldık.
Sanıyorum kılıçları tekrar kınına taktırdık.
İtenlerle itilmişleri bir bir kucaklaştırdık.
Aslında..! aslımızı neslimizle yüzleştirdik.
Dertyumağında bulmuşum kendimi
Örgüye hazır.
Çıkış ne mümkün iğdiş edilmişim
İlmek ilmek.
Bir parçam şişin ucunda,
Bir bilebilsen nerdesin!
Bazen yüreğime sürterek
nağmeler sunan kemanımın her teli,
Bazen taaa içimden haykırdığım şarkı,
Bazen de içe dönen nefesimsin.
Bazen hayalimin tamamı,
Yasaklar, ayıplar, utanmalar gibi
Ne olduğunu, nereden geldiğini,
Anlamaya çalıştığım, gençliğimi,
Bıraktılar kucağıma bir alev topu gibi.
Binbir türlü çözümü zor bilmeceler,
Önceden saklanıp,
Kanadım kırıldığında söylenen sözlerden.
Yıllarca kul-köle görünüp,
İçinde yılan besleyen ikiyüzlülerden.
Davacıyım.
Kol kanat bırakmamıştı
Bağrımdaki ateş.
Şişe çağrışımına programlanmıştı
Kafamdaki aş.
Meyhane köşelerindeyken
Keşlerle eş,
Canım yandı…..!
Bağrıma taş bastım.
Kimseye belli etmedim.
İçime gömdüm, üstüne kül ektim,
Hacıya-hocaya gitmedim.
Önce yeri doluyor
Göz çukurlarımın.
Sonra görmemi engelliyor,
Gördüklerimin daha da acıtacağını
Göz yaşlarım;
Benden iyi biliyor.
Ağlayanın,
yalnızca gözünden yaş mı gelir?
Gözünden, belki damla damla!
Peki ya gönlünden,
“Gönlünden” afet gelir sel gelir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!