yaklaşmayın yıklamak üzeredir
denilen aşklardan biriydi bizimkisi
arkasına dönüp bakamayan kadının
sevgisiydi gözlerinden damlayan
terkedişiydi dudaklarından caddeye yayılan
gece kaçamaklarının
darmadağınık bir odayım ben
her bir parçam geçmişime hüküm vermekte
darağacında gençliğim
böyle başlamıştı denilecek günüm ben
tam da o an, işte
içindeyim
guzzel bir gundu
kordugumlerle baglanmis olan ellerimi
elerine
koyar koymaz
kalbimin damarlarinin asktan patlamak uzere oldugunu hissedip
Öldüğün günü
Doğduğun günden çıkar
Sevdiklerinle topla
Kaybettiklerine böl
Elde kalır mezar taşına işeyen bir yanlızlık
uzun ve alımlı
delikanlı
teni esmer
işte doğdu hemen kesin kurbanı
bir erkek çocuğu
on yedisinde buldu utanmayı
istanbulsan
bir ayağın denizse
diğeri yedi tepeden birindeyse
ve bir rüzğar ayazıyla savuruyorsa yüzüne
işte orda arnavutköyde bir oltaya geliyorsa denizin kızları
gümüş pul ve közde kızarmışsan
Taş taş üstünde bırakmayan bir sevgi bu
Baş omuz üstünde ağır gelir o vakit
Çingeneler celladın olsun istersin
Uzun bir yütüşse sonsuzluğa giden
Her durakta bekleyen sevda yolcusu olmak dileğim
yuvarlama
Bir köy düğünü bizimkisi
Elinde kınası başı kırmızı ağlamaklı gider köyün en alımlısı
Et üstünde bir ölüm üstü beyaz altı zulüm
Bir el al yıldızlı bayrakta
Bir el topraktan kendine bir mezar kazmakta
Mermer taşlarda at arabalarının izleri
Kanalizasyon kapaklarının altında ben
Efes’e dipten ölümüne bir sitem
Yükseliyor amfi tiyatrodan bir aziz serüven
Genelde evde duran kadınlar
Genel evde duranlarla beraber
Geçmişinden kaçan yok olmuş kanı canına karışmış ülkelerden biriyim
Sınırları cetvelle çizili dümbeleğin tekiyim
Sessiz kanırarak boşalmaların tek bekçisiyim
Güneş altında kızaran şezlong tüfekçisiyim
Kan kardeşim deniz
Yunuslarla tek yüreğiz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!