Mavi patiskaları severdin hep
Başında bin bir çiçek bin bir renk başörtü şeklinde rengarenk
Dara düştü mü annem başımızda biterdin hemen
Bursa,Maraş,İstanbul senin yanında geçti zaten
Senle tanıştım Anadolu’yla
Annem oldun yıllarca
kadınım yoksun sen
gözlerinin mavisi nazar boncuğum
saçlarının sarısı başak tomurcuğum
sen yokken nasıl varolurum ben
sen gittin gideli
başkasıdır benim diye bekleyen
Ne önemi var
Nokta ile virgül bu denli benzemez iken
Atom bombası düşmüş kül etmişken oyunları ve cocuklari
Sınırlar, teller ve kurşunlar
Bu denli uzun ve hızlı iken
Ses ve isik hızını geçmenin
Boş bir öğretmenler odası
Öğrenmeler odası olmayı başaramamış
Zevk-i sefanın her hali
Yaşamsal gerçekliğin izleri
Karasinekler sarmış her yeri
iyilesmen icin doktor cocukluguna inmek istiyor
Sen ise hep cocuk kalmak
iyilesmem icin doktor buyumem gerektigini soyluyor
Ama annem cocuklar buyuklerin lafina karismaz diyor
Bende konusmak istiyorum
Komsunun ust kattaki kizini opmek istiyorum
Kalabalık hem de rezil olma yalnızlığında
Yüksek sosyetenin
Alçak terbiyesinin ruhlara yapıştırdığı şaklabanlıkla
Yaşadı
Durdu ve düşündü
Anlam veremediği yitik bedenlerin arasında yürüdü
çığlıklarımın yankısını o boşlukta defalarca duyduğum
dünyam
ipin ucunu aradığım soruların içindeyim
cevap yok
soru yok
yarısı yazılmış bir sayfanın tam ortasında
Saygı duyarım sanata
Panayırda olsa da
Aç aç diye bağıran kalabalığın ortasında
Çocukluğum dört nala binmiş gidiyor
Elimde para ilk kadınımın bacaklarının arasına sıkışıyor
Para ona dokunmamı sağlıyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!