Medet güzel sevgili, sen her şeye kadirsin
Küllî perişan ahval, dermanı veren sensin
Ne İsa’ya Musa’ya, özlemim Mustafa’ya
Muhtacız ol Kemal’e, gönderecek tek sensin
Güzelim Anadolu’m parsel, parsel satılmış
Bir gariptir insan oğlu,
Neye güler, neye ağlar?
Şaşırmış ta sağı, solu,
Bilmiyor ki, geçer çağlar.
Bilinmez ki, gerçek dost mu?
Bir deli rüzgâr ile savrulur ömrüm
Aşkının ateşiyle kavrulur böğrüm
Sanadır ey sevgili, gönülden özrüm
Bil cümle mahlukata sen rahmet eyle
Varacağım bilirim, elbet huzura
Duygular, duygular, duygular…
Ve dile gelişi duyguların, tele gelişi, tene gelişi.
Yıllar yılı yazmış, okumuş ve bugünlere getirmiş ozanlarımız yaşamın ta içinden,
aşklardan, hasretlerden, yokluktan, fukaralıktan, ezilmişlikten, horlanmışlıktan, az da olsa
mutluluklardan, vuslattan, (bana göre az) pişen duygularını….
Bizler, o duygularla, dillerde, tellerde harman olmuşuz, pişmişiz, olgunlaşmışız yıldan yıla
Yalan dolan ile geçen ömrümde
Arıyor gözlerim, acep nerdedir?
Bir tatlı kelâmdır tüten gözümde
Arıyor gözlerim, acep nerdedir?
Bilirim, garibin kimsesi olmaz
Arıyormuş beni, ay
Her gece, her gecenin üçünde
Cadde, sokak köşe, bucak
Soruyormuş; Nerede diye, bu kaçak.
Yağmur damlası fısıldadı, benden duymuş olma diye
Bulutların dedikodusunu duymuş.
Biliyorum,
Gönlünün kapısı açık,
Sormadan girsem, incinir misin?
Korkuyorum,
Yüreğinin kenarı kırık,
Sorsam da gelsem, sağalır mısın?
Yıllarca sevgiye hasret yaşadım
Yüzüme gülecek canan aradım
Aşık olduğum o güle rastladım
Yine de sevgiye inanamadım.
Şiirler yazıldı, hep geldi geçti
Paylaşsak diyorum,
küçük tahta masayı.
Yudumlasak sevgiyle,
demi benden, şekeri dosttan
ince belli bardaktan, çayı
dost bir yudum, ben bir yudum
Yürüdüğün yoldan haberin olsun,
Çalıyı, dikeni incitme, sakın.
Yollarda ağaçlar yoldaşın olsun,
Dalını, yaprağı incitme, sakın.
Hatırdan çıkarma kim olduğunu,
Engin bey şiirlerinizin hepsini büyük bir zevkle okudum....duygularınızı bizlerle paylaştığınız için teşekkürler, yüreğinizde ki coşku hiç bitmesin....