Vuslata hasret gönül, hasret dolu her bir kol;
Allâh'a kavuşmada yok mu bana kese yol?
Düşmüşüz âhir zamanda; kaldır bizi Allâh'ım,
Cezbe yüklü muhabbete daldır bizi Allâh'ım...
Bir ateş böceği gibi yandır bizi Allâh'ım;
Baldan tatlı kevserine kandır bizi Allâh'ım...
Bıraktım ben olumsuz, o hiç çekilmez huyu;
Sanki elinden içtim şifalı kevser suyu...
Yüreğin susuzluğumu dindiren bir kuyu;
Sen göğsümün en nedim, şirin yerinde uyu...
Kuzeylerden esen, fırtınaya dönüşen soğuk bir karayeldim,
Yandım da tutuştum, kıble rüzgârı oldum; çünkü ben sana geldim...
Yüreği, şelale gibi akanlar anlar...
Çilelere iki sille çakanlar anlar...
Dert küpüne selâm verip bakanlar anlar...
Sessiz giden son gemiyi yakanlar anlar...
İnsan, dünyânın türlü hâliyle gamlanır;
Hâlin getirdiği lezzet ile demlenir...
İşte kıyâmet odur, acun kustuğu zaman;
Hakkı söyleyenlerin dili sustuğu zaman...
Konuşur suskunluğun, yine birşeyler anlatır sessizce;
Gözünden dökülen yağmur, toprağa kavuşur çaresizce...
Yâ Rabbi, Sen bu ümmete şuur ver feraset ver;
Her yer zulümat içinde birlik ver cesaret ver !
Rahmânın kudretinden tüm arşı âlâ titrer,
Allâh korkusu ile yıkanır bütün kalpler !
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!