Kıyametin anlamını tanıdım o köprünün üstünde
Kalabalığın tadını hissettim omuzlarımda, ıslakken saçlarım
Dudaklarımdan çıkanları duyamadı kulaklarım
Ellerim kaygan tırabzanlara dayalı elektrik havalarda.
Beklemeye değmeyen üç saatimi attım hayatımdan
Her şey düz bir çizgi halindeyken
Kuşlar uçtuğunu hissetmez
Yağmur yağdığını bilmez
İnekler samanı tatmazken
Büyükler büyüğü bir el ortalığı dağıttı
Gökle yeri birbirinden ayırdı
Daha uyuyacak mıyız?
Rüyalarımızda gölgelerin renkleri yok olmuş.
Sadece siyah var.
Daha uyuyacak mıyım?
Ne kadar daha sabredebiliriz?
Issız gecelerin koynuna yürüyen çıplak bir çift ayak gibi, üşüyor.
Çıplak çünkü bahar sadece kuru mevsim ağaçlarının çarpık dudaklarına açıyor beyaz çiçeklerini.
Oysa yalnız su hatlarını düşünüyor.
Kazılmış ve yıpranmış bir cehennem kuyusundan su çıkartır gibi korkuyor.
Korkuyor çünkü bunu yapmak zorundayken çıkarılan tozlar göğü kaplıyor pembece.
İşte ben o yaz bir adam gördüm, üzerine yapışmış bir ceketler uzun saçlarını dağıtıyordu. Bana gelip buraların halini anlatırken oldukça sakin ve umarsızdı.
Saçları o kadar az doğaldı ki
Güneş biraz daha kızarttı diplerini uca doğru
Saçları bir o kadar da kızıldı anladım
Anladım akıyordu renkler ne olursa olsun
Tutamazdın onları ellerinin içinden kayar, renkler duramaz
Saçların rüzgârda dağıldı bir fonksiyonun elemanları gibiydi
Sıcak su akıntısı içerilere akarken kıvılcımlı tiz ses çıkartır
Ses kulaklarımda
Ses boğazımda
Ses yattığım yatağın yanından geçen boruda
Sonra bir rüya görürüm en sıcağından bir kumsalda
Terlerim ama çaktırmam adını bilmediğim adamlara
Her düştüğümde,
Bir Tanrım daha günahları boynuna dolayıp,
Bulutların üstünden yeryüzüne insan olarak düşüyor.
Yokuşlara tırmanırken,
Her aşağı bakışımda,
Cesetler yağarken,
Kaçarcasına ilk delikten kurtuluş ışığına doğru,
Süzülen her dumanın zerresi karışır içimize ve biz,
Artık sadece benden ibaretimdir.
Sen yalnız dumanımda ismi beliren sevimsiz bir anı,
Her içtiğimde hatırlanan bir sigara ve tükürdüğüm,
Nefes alamıyorum gardiyan.
Kör olanın gözleri bağlanmaz.
Gözyaşlarımı nehirlere balık olsun diye bırakıyorum,
Umutlarımı ise olmayacak olan çocuğuma.
Nefes alamıyorum gardiyan.
Bu son şarkı olmamalıydı,
Sen hayata doymuşsun.
Neden bu kadar yorgunsun sevgili?
Bazen bir aç gibi hedefine ulaşırken,
Hırstan parlamalı gözlerin.
Sen hüznün batağına gömülmüşsün.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!