Seni gördüğüm zaman
Anlıyorum kavuştuğumuzu.
Gözlerin gözlerime değdiğinde,
Bir İstanbul gibi hasret doluyum.
Gözyaşlarım yağan yağmuru,
Nefesim ise esen rüzgârı bu şehrin.
Güneşin doğmayı beklediği gibi,
Gecelerin gündüzü özlediği gibi,
Ayın güneşi gözlediği gibi,
Ben her duamda seni istedim.
Bülbüller seherde gelirken aşka,
Elimdeki gençliği rüzgâr uçurduğunda,
Avucumdan koparıp göğe kaçırdığında,
Anlayacağım eksiksiz bâtındaki esrârı,
Gönlümü en başından yakıp yıkan efkârı.
Yıkılsın istiyorum bu zalim dünya,
Ömrü daha varsa da artık sonu gelsin.
Beddualarım değsin toprağa, suya.
İnsanlık ve nefsim nankör, bilinsin.
Ne kadar susup kandırsam kendimi,
Tahtadan bir ata bindim, gidiyorum,
Rüzgârlar esiyor dört bir yanımdan.
Belki de hep gittiğimi sanıyorum,
Nasıl gideceğimi unuttuğumdan.
Yoruldum rüzgârın devirmesinden,
Hayır kimde ise yâren ol âna,
Şer ile dost olup çektirme câna.
Her kimi tanır isen dostunu sor,
Çün olur her gönül dostundan yana.
Satır satır çizgiler akıyor suratımdan.
Mısralar, heceler, ölçüler ve nazımlar.
Bir ömür şiir gibi geçiyor dudağımdan.
İhtiyarlık, çocukluk; ölümler ve doğumlar.
Ayrılmayacak bir daha bedenim bu ruhumdan.
Sıyrılmayacak kefenim şu fânî vücûdumdan.
Neylersin davaperest bir amelle toprakta?
Sana küfredenlere bu sükutun niyedir?
Refahını görüyorum üstündeki yaprakta,
Döktüğüm şu gözyaşı sen de gittin diyedir.
Kulağımda bir sadâ aksediyor dünlerden.
Her geçen güne gülmekten,
Her gelen yarına ağlamaklıyım.
Uykularım gaybın esiri ve nâlâyık.
Ben zaten yalnız bir uyurgezerim artık.
Sanma ki sen gidince rüzgâr meltemden esti,
Çöle çaldı toprağım, gönül hayalperestti.
Lâl oldu sanki dilim, aklıma geldi yüzün.
Gönlümü hasretinle sarıverdi hüzün.
Baharım gözlerinde bulduğum o neşeydi.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!