Yahudiye Türk dediler,
Müslümana Kürt-Arap,
Birbirlerini yediler,
Müslüman oldu harap.
Lâl olup gönlüm biçâre gezdi sensiz yılları,
Eyleyip aşkı talep, seyreyledim tüm canları.
Yollar içre koştu ruhum, diriltip heyecanları,
Ne sen geldin haneme, hem ne ben hak ettim seni,
Ne aşka vâsıl oldum, hem ne ben buldum kendimi.
Çıktığım kervanda yolda kaldığım,
Hâne-i kalbimde seyre daldığım,
Rüyalar görsem de doğru sandığım,
Bir yudum zehirmiş bu zemin meğer.
Kendimi kendimle kandıradurdum.
Göremez şerdeki hayrı,
Ayırmaz zararı, kârı,
Elbisesi dahî yarı,
Zamane kadınları.
Çıplakla açığın farkı,
Yine neye güldün usta?
Komik mi geldi ölüm?
Elinde dönen çark diyor;
"Yaklaştı sonsuz bölüm."
De usta neye ağlarsın?
Sû-i zân eyletir iblis,
Sen bu zâna kanma gönül.
Hüsn-ü zândır en güzel his,
Sen bu histen cayma gönül.
Karıştı şekerler zaman ile bir,
Sığdırdım içine kalan ömrümü.
Ey gözyaşım! Gel çayıma gir.
Eritsin dertlerim yanan gönlümü.
Bir gün iki dost ile durup vakti beklerken
Dedim dosta: "Bir evliyâ ziyâreti eyleyin."
Dedi: "Yok ki âb-ı destim mübâreğe giderken."
Dedim: "Ziyârette şartı yoktur ki âb-ı destin."
Tam varırken merdivanın kıyısında durdular,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!