Merhametim çok büyük,
Karşımda akıttığın gözyaşlarına kıyamadım,
Senin gönlümün tahtına ben oturtdum;
Gördüm ki 23 nisanda bir günlüğüne makam sahibi olmuş çocuk gibi kaldın,
Layığın bir günlük saltanatmış,
Yüreğim sana ağır gelir!
İnsan ne ile yaşar diye soruyor Tolstoy,
Sonra kitabının içinde cevap veriyor sevgi ile .
Peki insan gerçek anlamda nasıl ölür;
Elini uzaktıkları kolunu kırdığında, ne zaman diğer eliyle gözyaşını kendi silerse ölür...
Benliği ölür, ruhu ölür,kanatları kırılır maviler gıriye döner...
El birliğiyle tüm renklerimi soldurdunuz, umarım yolunuz bir daha bana çıkmaz...
Biz seninle dağlara aşık mor sümbüllerdik,
El ele verip sevdanın özgürlük türküsü,
Yürek yangınlarına serpilen abı hayat suyu,.
Yeryüzüne inen gecenin gün doğumu biz olacaktık.
Ben ve sen adam,
Yine bir rüzgar esti,usul usul
Selamın vurdu yüzüme, sanki fasıl
Aldım rüzgardan emanetini,
Üç kere öptüm, başım gözüm üstüne...
Kaç selam gelmek için rüzgarı bekler
Saat yine gece.
En koyusun da, hayatın kıyısındayım .
Asi dağ çiçeği gönlüm isyanlara gebe.
Aşılmaz dağların ardında kalmış çocukluğum.
Benim sevgimi her yürek
taşıyamaz,yük olur fazla
gelir bizde üstü kalsın
başımızın gözümüzün
sadakası der susarız.
Gönlümün tenhalarında çocuk masumiyetiyle salıncak kurmuştum,
Sen yâr salıncağın ipinde hayallerimi astın!
Yokluklarda cehennemi yaşıyorum,
Cesaretsizlerin gölgesinde kaldım...
Ve ben bir ses bir nefes aradığımda sen yoktun,
Aslında hiç olmamışsın, olduğunu iddia etmişsin
Yüreğime ilk dokunanımsın
Haritada yerin ta uzakta olsada,
Sıcaklığınla alev aldığım tek sevdamsın.
Uzaktasın ama uzağım değilsin.
Seni bir gerçekle yüzleştireyim mi;
Şiirlerin benim sevdamın mabedi ni yazamayacak bundan sonra,
Çünkü adam...
Sen o mabetten kovuldun,
Kaleminin mürekkebinden hasret,acı, özlem damlayacak,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!