Yalnızlığım tüm çıplaklığıyla karşımda!
Söylesene kaç kör kuyuda hep yalnızlığa mahkumum ben?
Bir annenin çocuğunu düşürdüğünde içindeki o boşluk kadar yalnızım!
Hesaplayabilir misin profesör,
Kaç şehri sel felaketine uğrattı gözyaşlarım?
Arabamızı süslemiştik!
Yalnızlıkta, mutsuzlukta her zaman ayrı olacağımıza,
Söz vermiştik!
Ve eklemiştik arabamızın arkasına
Ölüyoruz..
Ölürken çok eğleniyoruz ulan çok eğleniyoruz...
Bana ordan sert bir günah verirmisiniz?
Sek içmek istiyorum...
Yıllandıkça güzelleşen tek günahsın içimde...
Gördün mü bak?
Yine seni bir dikişte bitiryorum!
Kaç tenin başkenti olmuştu kokun?
Öyle bir aştı ki bu...
Sen el olsan da bana,
Ben sensizliğe bile sıkıca tutunuyordum!
Tırnağının ucu kadar bir şey yapmazdın değil mi gitmemek için?
Tırnaklarımı sökmeye hazırdım gitmemen için!
Et tırnaktan ayrılmaz diyen ataları bile yanılttın!
Eti tırnaktan ayırıp gittin!
Ben aşk diye ayakucuna kadar ezbere bilirken seni
gözyaşlarımın kıyıya vurduğu bir gündü..
geceden sabaha çıktığımda
koca bir yalnızlık daha peydahlamıştım..
yalnızlığımın elini yüzünü yıkadıktan sonra,
aynada ilk kez kendimi gördüm, yalnızlığım dışında!
kendimi yalnız sanırken belki de ilk kez yanılmıştım!
İçerisi soğuk.
İçeriyi kara basmış.
Beni karabasanlar.
Bu gece intiharlar kuşattı yatağımı.
Yalnızlığın sesi dışarıdan duyuluyor.
Yıldızlar kendini çoktan asmış.
Bir ayrılığın çekilmiş en güzel resmiydik!
Ne senin duvarında asılıydı o resim ne benim cüzdanımda saklı..
Sen yetinmeyi bilmezdin,kendine bile yetmezdin!
Ellerim mi tutacaktı seni bazen hiç gelmezdin!
Giderdin en fazla..
Geldiğini sandığın da kaç adım yakınımdaydın?
Bir ayağın hep kapının girişinde kalırdı da..
Sen kapıya bu kadar yakınken,ben gidişlerini ezbere bilirken..
Tövbe etmenin hiçte sırası değildi..
Yeltenmemiştim bile..
Hiçbir şey beklemeden sevmiştim seni..
Korkuluk gibiydim..
Üstüme konardın öylece..
Ne yaptığının farkında bile değildin!
Sensiz,olduğu yerde duran cansız bir iskelet gibiydim..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!