hadi eve gidelim..
bana yalan koleksiyonlarını göster yine.
özenle seçilmiş ihanetler koy önüme!
hani kalmaktan çok giderdin ya sen?
yokluğunda öyle çok yetiştirdim ki kendimi..
Geri gelmemelisin.
Ya olduğun yerde kal’malısın.
Ya da gittiğin yerde...
Sen bu hayatta gördüğüm en hoş ‘çakal’sın neticede…
Hiç ummuyordun değil mi?
Gözleri ah o gözleri.
Dua gibiydi.
Baktıkça içine çeken, içindekileri okudukça kendisine bağlayan.
Saçları oldukça bakımsızdı.
Hiç taranmamış gibi değil,
Hiç el değmemiş gibiydi saçları.
Ayrıldık!
Ölümde ve hayatta,ihanette ve ayrılıkta
seni hiç tanımadığım bir yabancı olarak kabul edeceğime söz veriyorum..
kalmaktan çok giderdin ya sen?
Şimdi gelmekten çok benden uzak durmayı da öğren ne olur..…
Sanki dünyanın en yakıcı şehrinde çırılçıplağım..
İçim çığlık çığlığa..
Cümleler boğazımı parçalıyor..
içimde hamuda kalkan bu harfleri cümle yapıp anlatabileceğim
Tek bir kişinin bile olmaması ne acı ama!
Gözlerin vardı senin,
Sokaklarını ezberlememe gerek yoktu,
bakışların hiç yabancı değildi bana..
Bedenimin açık adresini biliyordu sanki ellerin..
Dudakların hep benden önce davranırdı
Günahtın!
Bile, bile yediğim tek haram lokmaydın!
Sen, alnımın teriyle kazanmadığım tek aşktın!
Sırtımdan vurup gittiğinde,
Tanrı’ya bile sırtımı dönmüştüm ben..
Ben bir acının tam bağrındayım..
O yüzden sen!
Sakın acılarımı bağrına basma!
boğazına yapışabilseydin yalnızlığımın,
sessizliğimi bıçak darbeleriyle öldürmek zorunda kalmazdım!
küçükken bile sadece bir kez yanlışlıkla yanmıştı elim..
annemin cız o dediği hiçbir şeye ikinci kez dokunmamıştım!
gitmiştin!
bir gün başkalarının kokuları üstüne sinmiş bir şekilde geri gelmiştin!
kendime cız o dediğim halde neden karşında yerlebirdi yüreğim?
Merak etme sevgilim!
İncindim sadece..
Öyle bir incindim ki..
Tanrı bile örtemedi incinen yerlerimi sen gidince..
Ben bir martının kanat çırpışında saklıyım sevgilim!
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!