Benden yana olmasın kaygınız,
Sayın patronum.
İşlerinizi yaparım,
Yalakalık yaparım,
İşten atılacakları
Sizin yerinize
Ortaçağın gri puslu günlerinde tanıştık seninle
Kara ormanın cadısıydım kahkahalarla dengeleri bozan,
Adalete inanan maskeli süvariyle boğuşan.
Ve ben kazandım, maskeni indirip yüzüne baktım.
Birinci dünya savaşında karşılaştık yeniden
Kar durmuyor,
Tipi diz boyu.
Ben onu bağışlarsam,
Biri beni seviyor.
Bir diğeri
Tango,
Ezilmişliğimi
Bir başkaldırı gibi
Rahmimden
Dünyaya taşıdığım.
Kızıl kanlar içinde
Aşkın
çilek tarlalarından geçtim.
Aşkının
gül bahçesinden.
ayaklarımın dibine serilmiş durgun bir göl gibiydin
eskiden
Oturuyoruz
Tarabya’da bir balkonda.
4 kişiyiz
Tam 4 kişiyiz.
Geride bıraktık diğerlerini
Yalnızca bu gecelik.
Silmedin geçmişimi,
Gözyaşımı silmedin...
Aşkımı bir hatada hapsettin.
Görmedin geleceği,
Kuvvetimi görmedin...
Gözlerini zeytinden yapmışlar,
İçine bal da damlatmışlar.
Bakıyorsun içinden bir mucizenin.
Ağzını zamandan almışlar,
Dilini bu andan koymuşlar.
Uzun bir yoldan dönüşüm...
Hiç bilmediğim bir içki içmişim,
Kucağındayım tatlı bir sarhoşluğun.
Beni bekleyen biri varmış,
Üstelik, bu sıcaklığı biliyorum!
Kalabalıktı, karışıktı, kabaydı şehir
O Eylül sabahına uyanıldığında,
Küçük insanlar lüzumsuz işleriyle uğraştılar
Bir tam gün.
Evlerine döndü sonra herkes,
şiirlerini okudum gerçekten güzel duygularla yazılmış.tebrik ederim seni.