Herşey o büyük yalanın parçasıdır
Gizleyemezken ben hiçbirşeyi kimseden
Bir eski zaman kılıcı gibi saplanırsın
Yaşamın merkezine aniden.
Yenemem merakımı,
Adım,
Cismime yapıştırılmış
Bu kutsal yafta!
Adım adım,
İçerlek avlu kapıları gibi
Ben geçiyordum,
Yalnızca usulca yürümekti yaptığım,
Daha fazlası değil...
Dalgındım, her zamanki gibi,
Eskide kalanlar vardı aklımın
Döndüm geldim işte
Bu yarı aydınlık şehire.
İnsanları kırık, aynaları yırtık
Ne yazık ki dönüşü yok bunun geriye.
Oysa başka bir yerde olmak vardı
Dünyanın bütün çiçeklerini toplayabilsem ve
Bütün güzel kokularını o çiçeklerin,
İçlerine hapsetmeyip, özgür bırakabilsem...
Sana getirebilsem onları, korkusuzca ve
Yüreğimin derin sularında boğulan
Geçmişin renkleri kayboldu, beyaz bir sabaha döndü ömür,
Uyurgezer ve ötekiler kırpmamıştı yine gözlerini,
Açıldı mahmur pencereler yeni doğan güne,
Gelecek geldiğinde düşecek uyurgezer kendi penceresinden,
Uçuşan yeni yıkanmış çarşaflar gibi güneş kokan,
'İyi geceler' sıcağı, o özlenen kadınının gölgesine.
Gece saatleri,
Karanlığa daldığım
Seni unuttuğum,
Kendimi hatırladığım.
Kendimi sana sunduğum,
Babamın şeref madalyasını boynuma taktılar bugün
Annem komando kıyafetleri giydirdi bana
Gözleri yaşlıydı mavi kepi başıma geçirirken
Ve beni kucaklayıp öptü içini çekerken.
Komutan tam gözlerimin içine baktı
Babana çok şey borçlu türk milleti derken
Kimse buraya giremez!
Anahtarı benim...
Ne olduğunu görmek için,
Beni geçmelisin.
Ben kimim?
Dışardayım, mutluyum
İçerde olduğumdan...
Nicedir unutmuşum
Güneşi, bulutu...
Geçilmez olmuştu
Bu ılıman deniz
şiirlerini okudum gerçekten güzel duygularla yazılmış.tebrik ederim seni.