Tut ellerimden Hızır…
İbrahim dedim se sen…
Musa dedim se sensin…
İsa’dan aldım haberini…
Sen, bütün zamanlar için,
Gelensin…
Biz bizeyiz gibiyiz biz.
Ama yalnızız…
Çekilmeyen kahrına bu hayatın.
Sadece gülüp geçiyoruz…
Kaldırımlarında yürüyoruz…
Kalabalıklar içindeyiz.
Çiğ düşmüş gözlerinin içine...
Saat sabahın beşinde.....
Mavi mavi bakıyordu gökyüzüne..
Erken olgunlaşmışlığın,
Sisli perdeleriydi arkasında duran.
Puslu bakıyordu buğulu gözlerin.
Asi sulardan geçtiğimi söyleme...
Bir fırtınanın en kuytu yeri sığındığım.
Sakin zamanları öldürdüm...
Yaşamak sa...
En büyük umudum...
Dersimin dağlarında kış çetin geçer...
Eksi yirmi derecede...
Toprağa düştü bir asker.
Meyronun keleşinden çıktı mermiler.
Yeni evlenmişti...
Anladılar...
Sekiz yıldır içerdeydi
İrfan.
Hey yavrum hey…
On yedi yaşındaydı...
Yeni inmişti…
Mezopotamya’nın gizemli,
Gördün mü o gülen yüzün ardındaki hüznü
Tuttun mu kandan elbiselerimi
Duydun mu o türkülerin hangi pınardan aktıklarını.
Ben gördüm
Kalın kaşların altından bakan bir bitimsiz uçurum.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!