Senin de oldu mu ağladığın...
Ara sıra hıçkırmak istedin mi derdinden...
Oldu mu hiç boğazında kördüğüm..
Mal için mülk için para için değil de...
Aşk için sevda için...
Oldu mu ağladığın...
Geldiğin gibi bir gün, gideceksin bilirim.
Umut verme n’olur, sensizliğe alışırım.
Hançer vursan kalbime, acısına gülerim.
Daha germe n’olur, sensizliğe alışırım.
Sahi ben kimi seviyordum.
Ya da kim seviyordu beni.
Çocuk yüreğime ektiğim yıldızlar.
Hala parmaklarımda kalan kına kokusu.
Ve sandığımda sakladığım beyaz gelinliğim.
Sizinle başlamıştım bu yolculuğa.
Sarıp örttüğü zaman, andolsun ki geceye
Ay doğdu avuçlarıma.
Aynalar kurtuldu karanlığından.
Zaman seninle durdu.
Şakağıma dayanmış bir namlu kadar,
Zor gelse de seni bırakmak koynuna.
Demek beni çok seviyorsun Lili.(*)
Demek beni hiç sevmiyorsun.
Eski aşkların mı düştü hatırına.
Süslü şiirlermi yazdılar yine.
Sihirli görünmezliğine…
Ben sana sahte sözler söyleyemem,
Gönül sevdasız olmaz, bunu görmek zor değil.
Ve fakat müraiyle, buluşmasın yüreğin.
Seni seven bir gönül, var sa önünde eğil.
Ve fakat münafığa, dolaşmasın yüreğin.
Aşka dair bir tek şey, affedilmez bilesin.
Gözlerini görünce, bir başka göz içinde.
Döktü gözyaşlarını, hüzne boyandı gece.
Sözlerini duyunca, bir başka söz içinde.
Çöktü sessizliğine, hüzne boyandı gece.
Puslu bir sabah
Yağmur çipil çipil yapışkan
Ağaçlar kımıltısız kış uykusunda
Bakkal her zamanki yerinde
Camın arkasından gözetliyor caddeyi
Kaldırımlar ıslak yollarda su birikintileri
Kar yağıyordu İstanbul'un üstüne...
Yeni girmiştim henüz on yedisine.
Asker parkelerimizin,
Bildiriler taşıyorduk,
İç ceplerinde.
Vatan, Millet, Sakarya...
Bir akşam üzeriydi, ezan çiçekleriyle,
Erdim işte, gülüşlerini koklamaktayım.
Yeşillikler içinde, sevgi çocuklarıyla.
yârdın işte, gülüşlerini yoklamaktayım.
Sonra çıktık bir yola, heybemdeki azıktın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!